Hayat bize her gün farklı seçenekler sunuyor, her an verdiğimiz karara göre değiştiriyor belki kaderimizi. Üç ay sonra hayatının şu anki gibi olacağını sanıyorsun, zaman geçiyor ve üç ay öncesiyle alakası olmayan bir hayat yaşıyorsun. Üç ay önce hayatının merkezinde olan insanların artık hayatından çıktıklarını, üç ay önce hiç tanımadığın birinin omzunda ağladığını, üç ay önce stabil diye tanımladığının hayatının şimdi büyük bir yol ayrımına geldiğini dehşetle fark ediyorsun.
Daha önce bahsetmişimdir belki, ben 2002 yılından beri düzenli olarak günlük tutuyorum. Yani 15 yaşımdan beri olan her şey -yalnız her şey derken gerçekten her şey- günlüklerimde yazılı. Aşklarım, hayal kırıklıklarım, verdiğim hayat mücadelesi, yoksulluğumuz, ilklerim, sonlarım, gidişlerim, terk edişlerim, terk edilmelerim, hüzünlerim, mutluluklarım, başarılarım, zaferlerim, dostlarım, düşmanlarım, gözyaşlarım, hayallerim, sevdiklerim, nefret ettiklerim, yapmak istediklerim, bırakmak istediklerim her şey defterlerimde kayıtlı. O kadar muazzam bir şey ki aslında, tüyler ürpertici. Yani düşünsenize 2004 yazındaki Hamide’nin tek isteği dersanede yapılacak seviye tespit sınavında birinci olabilmekmiş. Bütün yaz boyunca bunun için sürekli ders çalışmış, test çözmüş. Bu arada abartmıyorum sayfalar boyunca “bu sınavda birinci olmam lazım, kendimi kanıtlamam lazım” diye yazıp durmuşum. O iki üç aylık dönem boyunca benim için başka hiçbir şeyin önemi yokmuş mesela. Ha sonuç neydi derseniz, evet birinci olmuşum 🙂 Ya da 2006 yılında ayrıldığım selvi boylumdan sonra o kadar üzülmüşüm ki okurken bile kederden bileklerinizi kesebilirsiniz. Mecnun o satırları okusa, ulan benimki de aşk mıymış der o derece. Şarkı sözlerinden yaptığım alıntılar, ben artık onsuz yaşayamam’lar, bir daha kimseyi sevemem’ler, Allahım canımı al’lar ve hatta aspirinle birkaç intihar denemesi :)) Sonuç mu? Selvi boylumun ardından üç kez daha uzun ilişki yaşadım, belki beş bin kez aşık oldum, o evlendi ve şu an bir kızı var. Arada konuşuruz falan o derece. 2009 yılında üniversiteden mezun olmaya çalışmam, bitirme tezi hazırlıklarım, o dönemki sevgilimle nerede iş bulsak da happily ever after yaşasak planlarımız.2013 yılı mesela hayatımın tam anlamıyla alt ve üst olduğu malum sene. Sıfırdan bir hayat kurmaya çabalamak, yaraları sarmak, bir yandan da gezmek tozmak, hayatındaki ilk yurtdışı deneyimini yaşayıp Frankfurt’a gitmek, İtalya’da tatil yapmak, yeniden sevmek, harika dostlar edinmek; özetle yazmakla bitmeyecek bir sürü deneyim… Ve 2015… Başı ayrı kıçı ayrı oynayan yıl. Gerçekten yukarıdakinin benimle dalga geçtiğini düşündüğüm, gecelerimi uykusuz bırakan, ulan ne bok yesem de işin içinden çıksam dediğim yıl. Hatta tüm bir yılın günahını almayayım, yine bir tepetaklak durumu yaşadığım 32 gün… Oysa bundan önce 14.05.2015 tarihli günlük yazımda her şeyden ne kadar habersiz, ay tatile gidecek kimsem yok, ay canım dostumun da bekarlığa vedası vardı, ay ispanyolcayı da bir türlü sökemedim, ispanyaya da gitsem ne güzel olur derken şu an götümle gülüyorum yazdıklarımla (güzel gülüyorum demek yani ehehe :))
Böyle zamanlarda İclal Aydın’ın “Zor Günler” şarkısını dinlerim rahatlamak adına, orada da der ya
Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında
Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle
Günlüğümün de şahidi olduğu üzere ‘çok zor günler geçirdim vaktiyle’, şimdi de kötü değil ama zor günler geçiriyorum. Ama işte her zaman bir şekilde galip gelen ben olmuşum, geçmiş, atlatmışım, neyi istediysem olmuş, başarmak istediğim her şeyde başarılı olmuşum, kafama koyduğumu yapmışım, hatta bu yüzden yeri gelmiş hayat ağzıma bir güzel sıçmış ama onun bile ardından “aman iyi ki öyle olmuş” demişim. Sağlık problemi dışında altından kalkamadığım bir derdim tasam olmamış. En önemlisi de ben ne istiyorsam onu yaşamışım, kimsenin dayattığını değil. O yüzden kimseye ne hesap vermişim ne de hesap sormuşum.
Bundan sonrası için de öyle olacak. Hayat beni garip bir yola sürüklüyor, önümü göremiyorum, kafam karışık, hayırlısı böyleymiş deyip hayırlısı olsun gibi cümleler kurup duruyorum mütemadiyen. Bir yandan veda hazırlığı yaparken, bir yandan da yeni başlangıçların zeminini hazırlamaya çalışıyorum. Çok yoruluyorum, kimi zaman çok üzülüyorum, uyuyamıyorum ama ne bileyim bir yandan da her şeyin daha güzel olacağını ümit etmek istiyorum. Çünkü günlüğümün kanıtı olduğu üzere ezelden beri başıma gelen ‘kötü, garip, beklenmedik, ani, belirsiz’ olayların ardından hep “iyi ki öyle olmuş” demişim. Şimdi de öyle olsun istiyorum. Çünkü öyle şeyler olunca ben her şeyin üstesinden gelirim, çünkü “I’m a super girl and super girls just fly”
4 Yorum Var
Nasıl düşünüyorsan öyledir ve süper girls dont cry:))))
Her şey gönlünce olsun…
ya bi dakika ne oldu, ben bayadır bloğa ara veren birisi olduğumdan şimdi dönüyorum.
ben geçen gün hatta seni midpointte gördüm sevgilinleydin vs vs dedim nereden tanıyorum acaba oldum meğer blogdanmış, dünya küçük tabi. Umarım mutlusundur ^^
Herşey gönlünce olsun.