Hatirliyor musunuz gecen hafta eger merak ettiginiz seyler varsa sorun ben de tek bir yazida hepsini yanitlayayim demistim. Tahmin ettigim gibi iki elin parmaklarini gecmeyecek kadar kisiden soru geldi, görünen o ki beni salladiginiz, iplediginiz yok 😀 Neyse ben yine de ilkeli yayincilik anlayisimdan sapmayacagim ve az da olsa sordugunuz sorulari yanitlayacagim. Evet basliyoruz 🙂
SORU 1: @Yesempatik – Hanimefendi gülüsünüz lens mi?
Simdi efendim, gülüsüm tabii ki lens, ne saniyordun ki orijinal gülüsümü mü kullanacaktim kameralar karsisinda? Tabii ki tamamen sentetik 🙂 Hatta benim nickim bundan sonra @Yesentetik olsun 🙂
SORU 2: @svglove – Ay valla soracaktım? Yillar önce başka bi konu üzerine konusmustuk. Ev-is yakinlasinca hayatın daha kolay olduğuna dair, hatta Avrupa şehirlerinde öyle olduğuna dair. Öyle oldu mu şekerim?
Acaba yillar önce Sevgi`nin basinin etini ne diye yemisim, kesin Istanbul’u ve trafigi gömerek bir ton seyden sikayet etmisimdir. Tabii o zamanlar Muro yok, kafada yurtdisi falan hic yok, hayatini medeni seviyede yasayan Sevgi gibi insanlara cok sizlaniyordum (Bilmeyenler icin Sevgi yillardir Italya Pavia`da yasiyor). Zira ben Istanbul`da is cikisinda servis trafikte sikismisken genelde “Ulan saat oldu sekiz, hadi simdi yalnizim evde bekleyen eden yok ama ya evli olsam cocugum olsa, ben o cocugu ne zaman görecegim” diye düsünür, depresyona girerdim. Evet hepimiz biliyoruz Istanbul sahane bir sehir, ama calisan biriysen ve isin evine yakin degilse stressiz huzurlu bir hayat sürmen mümkün degil. Trafik trafik gibi degil, toplu tasimaya deginmiyorum bile, yürüsen yürüyemezdin kaldirim yok, bisiklet mi o ne yeni bir icat mi modunda hayatlarimiz var orada. Ben sekiz yil orada bu kaosun icinde yasadiktan sonra burada geldigimde resmen tövbe edip manastira kapanan hayat kadini gibi huzurlu ve yalitilmis hissettim. Baska yazilarimda da bahsetmistim, isime trenle gidip geliyorum, evden cikip ise varmam yürümelerim, tren beklemelerim her sey dahil 40 dk ve bu arada oturarak seyahat ediyorum, yürüdügüm yollar ya insanlar icin yapilmis kaldirim ya da sagi solu agac olan patika yol, yani bu seyahat beni kesinlikle yormuyor. Ise baslamak icin kesin bir mesai saati olmadigi icin kendi hayat düzenime göre bir düzen olusturdum ve sabahlari 7:30`ta uyanip 8:40`ta masamda oluyorum; her aksam en gec 18:15`te evde oluyorum. Istanbul`da sabah 6:50`de uyaniyor, 7:20`de servise biniyor, 8:00`da isyerime varip 9:00’a kadar mesainin baslamasini bekliyordum bos bos, aksamlariysa iyi ihtimalle 19:30`da evde oluyordum. Simdi gelin beraber hesap edelim su an yine 8 saat mesai yapiyorum ama özel hayatima Istanbul`a göre 30 dk sabahtan, 75 dk`da aksamdan kaldigi icin Allah bana fazladan yaklasik 2 saat vermis gibi hissediyorum. Hal böyle olunca rahat rahat spora gidiyorum, Muro`yla yürüyüsler yapiyoruz, yemek yapiyorum yiyoruz, bulasik falan derken halen daha yatmama iki saat daha kalmis oluyor. Biraz uzattim ama özetle Sevgicim kesinlikle o zamanlar konustugumuz gibi oldu, su an kendime evime esime daha fazla vakit ayiriyorum.
SORU 3: @nurdakozarikgoksu – Ben daha cok is bulma surecini merak ediyorum ? nasil aradin? Nasil buldun? Nasil gorustun ve kabul aldin?
Hayatimin en sikintili zamanlariydi Muro`nun Münih`e tasinip beni arkasinda uzak mesafe iliski ve bir dolu secenekle biraktigi o dönem. Bir kere sekiz yildir calistigim, tam kariyerimi bir yerlere getirmisken Türkiye`nin en iyi kurumlarindan biri olan Bankamdan istifa edip bir erkek ugruna baska bir ülkeye tasinmak basli basina zor bir karardi. Tabii ki ikimiz de birbirimizi seviyoruz ve ne olursa olsun amacimiz bir araya gelip birlikte bir hayat kurmak ama ayni zamanda ikimiz de realistik insanlariz ve ne o bunun sorumlulugunu omuzlarina almak isterdi ne de ben gemileri yakip deli cesaretiyle her seyi birakip gitmeyi. O yüzden ilk ve neredeyse sonuna kadar tek secenegimiz Münih`e is bulmadan gitmemem yönündeydi. Is arama ve bulma sürecimle ilgili detayli bir yazi yazmistim, ama genel hatlariyla özetlersem bir bucuk yil boyunca bir yandan Almanca kursuna gittim, bir yandan cilginca is aradim, yüzlerde red maili aldim, mülakatlar yaptim, yine red yanitlari aldim 🙂 Bir yandan da halihazirda bir isim ve sorumluluklarim oldugu icin ve “aa bak bak kafayi Almanya`ya takti buradaki isleri sallamiyor demesinler diye isimde de esek gibi calistim (buna ragmen yine de dediler gerci ama canlari sagolsun). Ama insan her zaman motivasyonunu koruyamiyor böyle durumlarda. Cogu aksam agladim ben is bulamicam diye, aksam istifa etmeye karar verip sabah tiris tiris yine ise gittim, kimi zaman Muro`yla aramiz acildi, olmayacak galiba dedim, kendimi sorguladim, arkadaslarimin yorumlarina “acaba dogru mu yapiyorsun” sorulariyla kafamin karmakarisik olusunu izledim. Ama bilmiyorum sanirim o kadar fazla istedim ki en sonunda evren tam da istedigim gibi bir is cikardi karsima. Sonrasi basvuru, mülakatlar, kabul, tasinma vs vs. Simdi geriye baktigimda o dönemde yasadiklarimin da cok iyi birer deneyim oldugunu düsünüyorum ama tabi yasarken bilek kesme moduna geliyordum.
Merak edenler icin;
Yurtdışında Yeni Hayat – Karar vermek
Yurtdışında Yeni Hayat – İş Arama ve Bulma
Yurtdışında Yeni Hayat – Mülakatlar
SORU 4: @roseinss – Özlemi merak ediyorum mesela ?
Özlem… Ben biraz kati bir insanim. Cocuklugumdan beri kendi ayaklari üzerinde durmus olmam ve güclü olmam gerektigine dair siddetli saplantim yüzünden belki özlem, sevgi, aci, keder gibi seyleri hep icimde yasarim, disariya pek belli etmem. Özlem icin de ayni sey gecerli, deli gibi özlesem de genelde eger sartlar ayriligi gerektiriyorsa (ayriliktan kastim farkli sehirlerde, farkli ülkelerde yasamak vs) bunu kabul eder ve mizmizlanmam. Buraya gelirken de öyle olur diye düsünmüstüm, hatta “ya aileni, arkadaslarini, herkesi ve her seyi geride birakiyorsun, özlemeyecek misin?” diye sorduklarinda ben sekiz yildir ailemden ayri yasiyorum zaten, pek de bir sey degismeyecek, arkadaslarimla da whatsapptan, skypetan falan iletisiriz sorun olmaz diyordum. Tabii buraya gelince gördüm ki kazin ayagi öyle degil. Herkesi özlüyorum, basta annem kardesim babam olmak üzere herkes burnumda tütüyor. Arkadaslarimla tabii ki her gün yazisiyoruz ama eskiden her öglen yemekte gördügün, is cikisi bir yemek yiyip kafa dagittigin insanlar yok. Burada yapayalniz sevdiklerinin hayatlarinin akip gitmesini izliyorum gibi hissediyorum bazen. Ama bence bu bana has bir sey degil, ait oldugu yerden ayrilip yeni bir yerde hayata baslayan herkesin yasadigi bir seydir bu.
SORU 5: @ilhamperisinikovalayankiz – Almancayi belirli bir seviyeye getirip gitmek elbette faydali olmustur ama mesela kendi adima almancam b1 kagit uzerinde ama gitsem konusamayacakmisim gibi geliyor ? nasil oldu ilk iletisim falan zorlayici miydi? Almanlar butun dil bilgisi kurallarina uyup mu konusuyorlar? ? onu merak ettim.
Ahhh Almanca… Ne sen sor ne ben söyliyim dicem kendimle celisicem o yüzden cevapliyorum. Ben buraya gelene dek Türkiye`de A2 seviyesine getirmistim Almancami, ama buraya gelince anladim ki oradaki A2 buradaki A1 etmiyor pratikte. Yani evet grammer kurallarina vs asina oluyorsun ama bir dili anadil olarak kullanilan ülkede ögrenmek bambaska bir seymis. O yüzden burada yeniden A2`nin basindan basladim kursa. Sirket Alman sirketi olmasina ragmen cok uluslu bir yapida oldugu icin birinci dil ingilizce, o yüzden en azindan is yaparken cok fazla zorluk cekmiyorum. Ama sosyal hayatta hemen olmasa bile yerlesmenizden bir süre sonra günlük konusmalarinizi Almanca yapabilmenizi bekliyorlar Almanlar. “Ingilizce konusur musunuz, Almancam iyi degil” diye rica ettigimde; “Ben Ingilizce konusabilirim de sen madem Almanya`da yasiyorsun, almanca konusmalisin” diye cok laf sokan oldu bana. Onlar da kendilerince haklilar tabii ama alti ayda pardon nasil yapayim! Genelde durumu aciklayinca yani daha alti aydir burayadim ögreniyorum deyince mahcup oluyorlar. Markette magazada restoranda bir sekilde iletisebiliyorsun ama olur da herhangi bir sorun icin müsteri hizmetlerini aramaya kalkma, hayatinin en iskence dakikalarini yasarsin. Israrla ve israrla ingilizce konusmaya yanasmiyorlar, üstelik ingilizceyi bilmediklerinden degil; belki sirket politikalari geregi belki de Alman yasalari geregi sanirim bu bir zorunluluk. Bazilarinin ingilizce call centeri da var ama onlar da mesai saatleri disinda calismiyorlar, yani aksam ya da haftasonu bir derdin sorunun olursa ya Alman müsteri temsilcisiyle kafayi yiyeceksin ya da is gününü bekleyeceksin. Evet, Almanlar dil bilgisi kurallarina uyarak konusuyorlar, ama bu onlar icin icgüdüsel bir sey. Bizi düsün, Türkceyi dogdugumuzdan beri ögrendigimiz icin artik tüm kurallara uyarak konusuyoruz, hicbirimiz “sonra isten yemek icin buluscaz arkadaslarla saat 8`de” diye cümleler kurmuyoruz. Almanlar icin de böyle. Haliyle eger karsisinda Almanca konusmaya calisan bir yabanci varsa ve kulak kanatan bir almancayla konusmaya calisiyorsa düzeltiyorlar ama kibarca. Dillerini ögrenen insanlara karsi sempatileri ve sabirlari var. Ama her yerde öyle degil midir zaten. Mesela biz de ” ben yemege gitti sultanahmet cok sevdi” falan diye cat pat Türkce konusan bir turisti cok sempatik bulmaz miyiz? B1 seviyesinde Almancan varsa cok rahat hayatta kalirsin, su an dili kullanmadigin icin paslanmis hissediyor olabilirsin ama icinde yasayip her gün her an bu dile mariz kalinca istemesen de gelisiyorsun 🙂
SORU 6: @onuraydin55 – Arkadaşım benim de aklımda olan ve sana uzun zamandır sormak istediğim; son zamanlardaki gündem ve gerginlik orada tanıştığın Almanlarla, Türk olduğunu duyduklarında nasıl bir bakış açısı yaratıyor. Bunu hissediyor musun hemen? Hatta hissettiriyorlar mı (kimileri)? Merak ediyorum. Onlar nasıl görüyorlar burayı? Şansölye Merkel’e katılıyor mu herkes?
Son zamanlarda bana anneler babalar tarafindan en cok sorular soru. Zira ana haberde bizim reis Merkel`e ve Almanya`ya kükredikce anne babalarimiz gece bizim evi neonaziler basip bizi atese verecekler diye baya endiseleniyorlar 🙂 Öncelikle sunu söyleyebilirim ki Almanlar reisimizi hic mi hic sevmiyorlar! Almanlar aramizdaki politik iliskilere biz Türklerden daha fazla hakimler cünkü düzgün bi basinlari var ve iyi kötü her sey bir sekilde yer buluyor bu basinda. Hatta bazen Türkiye`deki haber sitelerinden okumadigim Türk-Alman iliskileri hakkindaki haberleri metrodaki ekranlarda yayinlanan haber özetlerinde görüyorum. Benim anladigim onlarin hakli buldugu Merkel degil, yani Merkel`i sevmeyen de bircok insan var burada ama Reisin maco kasimpasali tavri Almanlari o kadar kizdiriyor ki tahammül edemiyorlar bence. Bu politik konularla ilgili tabii ki ister istemez arkadaslar arasinda muhabbet oluyor, mesela bana sirketten bir arkadasimla söyle bir konusma gecti aramda. Yakinda Almanya`da secim var, onunla ilgili sorular soruyordum, secim ne zaman kimler aday falan diye, sonra o bana sordu, sizde de secimler oluyor ve orada iki aday cikiyor degil mi biri Erdogan digeri de Erdogan! Bunu dedi ve sonra Erol Tas edasiyla kendi esprisine kendisi güldü. Simdi böyle bir durumla karsilasinca icinden siyaset meydani tarzi savunma konusmalari yapasin geliyo ama birincisi öyle bir önyargi var ki Türkiye`ye karsi son yillarda onu benim yikmam mümkün degil ve zaten ingilizce bu tartismaya kim girecek 🙂 Ya da mesela ayni arkadas “ee Erdogan`i cumhurbaskani sectiginize göre artik orada herkesin türban takmasi zorunlu oldu degil mi?” diye sordu. Ölür müsün öldürür müsün? Köpüre köpüre anlattim, kardesim Türkiye özgür bir ülke basimizda kim olursa olsun kimse kimseyi bir seye zorlayamaz diye. Yersen artik!!! Bazen de cok ulus bir grupla berabersek ve iclerinden biri ya siz Türklere de yazik muhabbetine basladigi zaman biz de atak yapiyoruz, karsimizdaki Iranliysa Humeyni`yi, Hindistanliysa Hindistan-Pakistan-Filistin sorunlarini, Uzak Dogudansa Kuzey Koreyi, Amerikaliysa Trump`i, Ingilizce Brexit`i falan sorup konuyu degistiriyoruz 🙂
SORU 7: @burcueleman – sen bize şunu anlat hayat felsemizi nasıl daha düzenli hale getirebiliriz yada nasıl sorsam nasıl bu kadar planlı olabiliyorsun?
Hayat felsefemizi nasil düzenli hale getirebiliriz kismina yanit verebilir miyim bilmiyorum ama planli olmaya iliskin bir seyler karalayabilirim. Ben kendimi bildim bileli düzen tertip insaniyimdir. Önceden defterlerim kitaplarim ödevlerim ders notlarim vs gibi seyler üzerinde yogunlasan düzen tertip merakim zaman gectikce planli olmaya yöneltti beni. Hele de Endüstri Mühendisligi gibi temelinde yalinlastirma, planlama, verimlilik olan bir bölüm okuduktan sonra attigim her adimi planlar hale geldim. Yapacaklarimi, isyerindeki görevlerimi, seyahatlerimi, bos zamanlarimi istemsiz bir plan dahilinde yaptim hep. Yeni güne basladigimda genelde kafamda nasil bitecegine dair bir plan hep vardir mesela. Ya da isyerinde yeni hafta basladiginda o haftada yapmam gerekenler hep yazilidir. Seyahate cikmadan önce mutlaka plan yaparim. Marketten ne alacagim, deterjanin ne zaman bitecegi, bulasik makinesinin ne zaman calistirilacagi falan gibi akliniza gelecek her sey… Spontane yasamaya pek aliskin degilim, hele ki planladigim bir sey gerceklesmezse vay evrenin haline… Benim aksime Muro asiri rahattir bu konuda, plansizdir demiyorum kendince o da planlidir ama bazi konularda “hallederiz yaa” tavri vardir ki beni benden alir. Mesela bu sene basinda nisanimiz vardi, 7 Ocak (7.1.17) gününe ayarladik, Istanbul`dan Eskisehir`e istemeye gelecekler, pesine nisan olacak. Iki aile anlasti tarih konusunda, Muro iznini aldi biletini aldi Münih`ten geldi, ama o hafta sonuna dogru hava durumu siddetli kar geliyor uyarilari yapilmaya baslandi. Ama dedik ne kadar siddetli olabilir, annemler orada ben Istanbul`da deli gibi hazirlandik nisana ve sonuc yüzyilin en yogun kari yagdi ve bizim nisan son gününde ertelendi. Neyse tabiat ana tabii bisey diyemezsin, biz de subata erteledik. Ama ben asiri bozulmustum bu duruma. Demem o ki planli olmak o kadar da iyi bir sey degil, en azindan benim kadar olmayin! Evet hayatinin ilerleyen günlerini nasil gecirecegin tabii ki önemli ama bunlarla ugrasirken bazen ani kaciriyor gibi hissetmiyor degilim.
SORU 8: @tulinaksay – Biraz timeline dan uzaklaşsın diye bekledim ☺️. Kimse sormaz diye ben de söyleyecektim. Çünkü insanlar sitemler üzülmeler mutsuzluklar görse sende mutlu olacak. Artık sosyal medya birbirinin mutsuzluğunu isteyenlerle dolu. Mutlu olan birine ne sorulabilir ki. Ne zaman mutsuz olacaksın diye mi ☺️. Sen o kotanı çoktan doldurdun. Artık mutlu olma zamanı. Bundan sonra hepp ama hep mutlu ol inşallah. ( ağlıyordu). Hayatında şu an mutlu olman dısında gşç merakım yok. Herşeyin yolunda gittiği haberi beni de mutlu eder.sorum yok ☺️☺️☺️
Evet gördügünüz gibi bu bir soru degil, bundan alti sene önce bloguma yaptigi yorumla tanistigim, sonrasinda beni Eskisehir`de hic yalniz birakmayan, nisanimda sag kolum olan, kizkardesim kadar yakin Tülincigimin yorumuyla kapatmak istedim yazimi. Alti senede yasadigim her seye sahit oldu, beni iyi günümde de kötü günümde de yanliz birakmadi. Evet güzelim haklisin artik mutlu olma zamani 🙂
Yorum Yok