2008 yazıydı… Türkiye’nin
en büyük gıda firmalarından birine staj için başvurmuştum; kabul de edilmişti. Onun
öncesinde dünyaca ünlü bir beyaz eşya firmasında 1,5 aylık staj yapıp üç aylı
zorunlu stajımı tamamlamıştım. Ama yine de hem tecrübe olması açısından hem de
CV’mde yer almasını istediğim için gıda firmasındaki staja da başlamıştım.
Ancak büyük hayallerle gittiğim fabrikadaki ilk iş günüm tamamlandığında
ağlayarak eve döndüm. Çünkü stajda benden sorumlu olacak yönetici benim umduğum
gibi biri değildi. Benden daha önce stajına başlamış ve halen devam eden
stajyerleri kayırıyor, bana ne bir iş veriyor ne de öğretiyordu. Her akşam serviste
“bugün sondu, yarın gelmiyorum” diyerek eve dönüyordum; ama pes etmekten nefret
ettiğim için sabah tıpış tıpış gidiyordum. Çok güzel arkadaşlıklar edindiğim
için onların hatırına gidiyor; bol bol kek çikolata yiyor, günlerimi tamamlamak
için çalışıyordum. Bu bunalım haliyle, stajın son gününe gelmiştim. Yaz
tatilimin 3 haftasını buraya vermiştim, ama çok az şey öğrenmiştim, kimsenin gözüne
girememiştim, orada çalışabilme şansımı yitirmiştim diye düşünüyordum. Son gün,
herkesle vedalaşmış mesai saatinin dolmasını beklerken, sözde yöneticimle aynı
odayı paylaşan, şair, çok güzel bağlama ve ney çalan diğer yöneticiyle
karşılaştık. 3 hafta boyunca çok az konuşmuştuk, ama yine de adettendir
vedalaşalım dedik. İçtenlikle bizi kucakladı, sonra da “gelin sizinle biraz
konuşalım” deyip beni ve arkadaşımı eğitim odasına götürdü. “Kusura bakmayın
sizlerle ilgilenemedik” diye başladı sözlerine, “Fabrikanın önemli bir belge
alması gerekiyordu, herkes onunla uğraşıyordu biliyorsunuz, oysa sizlere burada
öğreteceğimiz çok şey vardı” dedi. Ben o an ağlamaya başladım. Benden sorumlu
olan insan yarım ağızla hoşçakalın derken, bir başka yönetici özür diliyordu.
Sonra bana “ağlama” dedi, elimizdeki defterleri aldı, arkasına mail adresini,
telefonunu yazdı, “beni ne zaman isterseniz arayabilirsiniz” dedi. İçtenlikle
sarılarak vedalaştık ve herkes yollarına gitti. Aradan aylar geçti, bitirme
tezi yazmam gerekiyordu, mühendislik öğrencisi olunca tezimizi bir üretim
işletmesinde uygulamalı olarak yaparak hazırlamalıydık. Başvurduğum hiçbir
fabrikadan cevap alamamıştım, umudumu kesmişken, birden aklıma o mail adresi
geldi. Denemekten bir şey kaybetmem diyerek mail attım, durumu kısaca anlattım.
Ve hafta sonu tezim için fabrikada yine çalışmaya başlamıştım. Tez çalışmamın
sürdüğü 6 ay boyunca ondan çok şey öğrendim, kariyerim için çok güzel bir
tecrübe edindim.
en büyük gıda firmalarından birine staj için başvurmuştum; kabul de edilmişti. Onun
öncesinde dünyaca ünlü bir beyaz eşya firmasında 1,5 aylık staj yapıp üç aylı
zorunlu stajımı tamamlamıştım. Ama yine de hem tecrübe olması açısından hem de
CV’mde yer almasını istediğim için gıda firmasındaki staja da başlamıştım.
Ancak büyük hayallerle gittiğim fabrikadaki ilk iş günüm tamamlandığında
ağlayarak eve döndüm. Çünkü stajda benden sorumlu olacak yönetici benim umduğum
gibi biri değildi. Benden daha önce stajına başlamış ve halen devam eden
stajyerleri kayırıyor, bana ne bir iş veriyor ne de öğretiyordu. Her akşam serviste
“bugün sondu, yarın gelmiyorum” diyerek eve dönüyordum; ama pes etmekten nefret
ettiğim için sabah tıpış tıpış gidiyordum. Çok güzel arkadaşlıklar edindiğim
için onların hatırına gidiyor; bol bol kek çikolata yiyor, günlerimi tamamlamak
için çalışıyordum. Bu bunalım haliyle, stajın son gününe gelmiştim. Yaz
tatilimin 3 haftasını buraya vermiştim, ama çok az şey öğrenmiştim, kimsenin gözüne
girememiştim, orada çalışabilme şansımı yitirmiştim diye düşünüyordum. Son gün,
herkesle vedalaşmış mesai saatinin dolmasını beklerken, sözde yöneticimle aynı
odayı paylaşan, şair, çok güzel bağlama ve ney çalan diğer yöneticiyle
karşılaştık. 3 hafta boyunca çok az konuşmuştuk, ama yine de adettendir
vedalaşalım dedik. İçtenlikle bizi kucakladı, sonra da “gelin sizinle biraz
konuşalım” deyip beni ve arkadaşımı eğitim odasına götürdü. “Kusura bakmayın
sizlerle ilgilenemedik” diye başladı sözlerine, “Fabrikanın önemli bir belge
alması gerekiyordu, herkes onunla uğraşıyordu biliyorsunuz, oysa sizlere burada
öğreteceğimiz çok şey vardı” dedi. Ben o an ağlamaya başladım. Benden sorumlu
olan insan yarım ağızla hoşçakalın derken, bir başka yönetici özür diliyordu.
Sonra bana “ağlama” dedi, elimizdeki defterleri aldı, arkasına mail adresini,
telefonunu yazdı, “beni ne zaman isterseniz arayabilirsiniz” dedi. İçtenlikle
sarılarak vedalaştık ve herkes yollarına gitti. Aradan aylar geçti, bitirme
tezi yazmam gerekiyordu, mühendislik öğrencisi olunca tezimizi bir üretim
işletmesinde uygulamalı olarak yaparak hazırlamalıydık. Başvurduğum hiçbir
fabrikadan cevap alamamıştım, umudumu kesmişken, birden aklıma o mail adresi
geldi. Denemekten bir şey kaybetmem diyerek mail attım, durumu kısaca anlattım.
Ve hafta sonu tezim için fabrikada yine çalışmaya başlamıştım. Tez çalışmamın
sürdüğü 6 ay boyunca ondan çok şey öğrendim, kariyerim için çok güzel bir
tecrübe edindim.
Tüm bu
anlattıklarım o işkence gibi geçen 3 haftalık stajımda pes edip bırakmadığım
için oldu. Eğer bıraksaydım, son gün o yöneticimle yaptığım konuşma hiç
gerçekleşmeyecekti ve ben tezimi büyük bir firmada yapamayacaktım. En önemlisi
de O’nu tanıyamayacaktım.
anlattıklarım o işkence gibi geçen 3 haftalık stajımda pes edip bırakmadığım
için oldu. Eğer bıraksaydım, son gün o yöneticimle yaptığım konuşma hiç
gerçekleşmeyecekti ve ben tezimi büyük bir firmada yapamayacaktım. En önemlisi
de O’nu tanıyamayacaktım.
Herkesin vardır
buna benzer bir hikayesi eminim. Benim sıkı sıkı sarıldığım sabır hikayem de
budur. Şu anda da bulunduğum yerde bir şeylere sabretmek durumundayım; güzel
günleri görebileceğime inanmamı sağlıyor yaşadığım bu olay…
buna benzer bir hikayesi eminim. Benim sıkı sıkı sarıldığım sabır hikayem de
budur. Şu anda da bulunduğum yerde bir şeylere sabretmek durumundayım; güzel
günleri görebileceğime inanmamı sağlıyor yaşadığım bu olay…
İmza: Sınavı kazanamayıp
da umudu züğürt tesellisinde arayan kız 🙂 🙂
da umudu züğürt tesellisinde arayan kız 🙂 🙂
İyi haftasonları…
10 Yorum Var
işte tam olarak beklediğim yazı buydu! =) olumlu düşünki olumlu olsun diyor ve kocaman öpüyorum canımm =)
olmuşla ölmüşe çare yok diye boşuna dememişler 😀
İnan bende önce bu yazını okuyup, sonra diğerine geçmiştim. Kazanamadım yazısını okuyunca, bu yazdığın aklıma geldi, Hamide toplar kendini dedim. Hatta bu yazıyı örnek göstericektim..
ah canım benim sağolasın toparladım sayılır :S
Pes etmeyip sabretmek çok önemli gerçekten ama herkesin yapabileceği bir şey değil,seni önce sabrından dolayı tebrik ederim Hamidecim,örnek alınası bir yazı hazırlamışsın ellerine sağlık
tatlım benim ben senin o güzel yüreğini yerim 🙂 teşekkür ederim…
güzel günler göreceğiniz güneşli günler.. çok baba insanmış bence yönetici dediğin de öyle olmalı, diğerin, de allah bildiği gibi yapsın..
imzayı değiştiriyorum: Her şerde hayır arayan, tatlı bela :))
İyi haftalar tatlım
hahhaa ımza; her ıste br hayr vardr :)) bak ne guzel tecruben olmus hafta sonunda maıl adresı ve bıtrme tezın olmus ınsallah hayatın hep kolay gecer artık sevgıler
Daha önce de yazdım Hamide'm, ya olmaması gerektiği için ya da daha iyisi olacağı için olmuyor bazı işler. Güzel bir hikayeymiş, Allah herkesin karşısına iyi insanlar çıkarsın.