Bir erkek başka bir erkeği delice sevebilir mi? Onunla olmayı arzulayıp, onunla sevişirken hayatın anlamını bulduğuna inanır mı? Kendini sadece onunla birlikteyken mutlu hisseder mi?
Farklı geldi değil mi, gözünüzde canlandıramadınız. Kalıplarımızın dışında çünkü, toplumun inandığı gerçeklerin aksi yönünde bir ilişki bu. Tabuları yıkan, doğru bildiklerinizi sorgulatan bir ilişki. Bu Bora ile İlhami’nin ilişkisi…
Ayşe Kulin’in de belki kendi kalıplarından ve okurlarını alıştırdığı o bilindik çizgisinden ilk kez çıktığı -bence- ustalık eserlerinden biriydi Gizli Anların Yolcusu… Önce sessizce fısıltılar dolaştı etrafta; “Baş harflerine baksana kitabın, gaylerin yaşadığı bir aşkı anlatıyor” dendi. Fısıltılar arttı, yüksek sesle haykırmaya dönüştü ve Gizli Anların Yolcusu herkesin o büyük tabuyu ilk kez böyle çırılçıplak izlediği bir platform haline geldi.
Tüm bunlar geçen seneydi…
Bizler tam her şey bitti derken, Bora’nın Kitabı çıktı bu kez bizi yakıp yıkmak için. Bora… İlk kitabın aşık delikanlısı ya da diğer bir deyişle doğu’nun derinlerde yetişmiş çocukluk ve gençliğinden arınıp kendine yepyeni bir hayat kuran Bedrettin’i…
Bora’nın Kitabı’nda doğuda, törenin ve tabunun anayasanın ilk maddesi olduğu bir coğrafyada Bedrettin’in nasıl Bora haline dönüştüğü hikayesini okuyoruz. Silik bir görüntü gibi davranılan kadınlar, analar, kardeşler, dayakçı babalar, baskıcı hocalar-mollalar ve tüm bunların içinde hayatın anlamını, arkadaşlığı, dostluğu, cinselliği öğrenmeye yani büyümeye çalışan iki çocuk: Bedrettin ve Recep… Farklı olmanın, daha doğrusu diğerlerinden farklı doğmanın nasıl yürek yaktığını, nasıl can acıttığını gördüğümüz bir hikaye…
Bırakın eşcinsel ilişkiyi, engelli birine bile gözlerimizi dikerek baktığımız, dışladığımız hayatlarımızda çuvaldızı kendimize batırmamızı sağlamakla kalmayan, o çuvaldızla yüreğimizi deşeleyip geçen bir öykü. Okuyun derim…
Altı Çizili Cümleler:
“…Hayatımızı tesadüfler sandığımız kaderimiz yönetiyor…”
“İnsan, yüreği yanarken bastığı yeri görmez.”
“Gerçekten de tuhaf bir ilinti vardı kelimelerle insanların, hatta olayların arasında.”
6 Yorum Var
aa hç haberm yokkk
alayım bari saol canmm
okuyacağım da gelmedi şu fuar kine yaaa, valla bak , fuardan sonra ahdım olsun :))
Allah bana Murakami'yi bitirmeyi gösterirse inşallah, ben de bu kitabı okumak istiyorum 🙂
Çok güzel yazmışsın canım benim..
al al bebek 🙂
nasıl merak ediyorum boranın hikayesini! bi an önce okuyasım var bu yazı da isteğimi tetikledi 🙂
ben bilmiyordum bu kitabı konu olarak seçtiğin ve tanıttığın için tşkler