Bir haftalik tatilimizin son duragi Arnavutluk’un baskenti Tirana’ydi. Arnavutluk da Türk vatandaslarinda vize istemeyen bir ülke. Zaten gidip görünce diyorsunuz ki burasi kücük Türkiye. Budva’dan otobüsle yaklasik bes saat süren bir yolculuk sonrasi ulastik Tirana’ya. Otobüs biletlerini internetten satin aldik, iki kisi icin 32€ ödedik ve bu sefer akillandigimiz icin otelde biletlerin ciktisini aldik. Budva Otobüs Terminalinde beklerken 19 kisilik servis araclarindan biri gelince biraz sasirdik ama daha butik bir seyahat oldu bizce. Karadag – Arnavutluk sinirini gecerken biraz zaman kaybetsek de sabah 8’deki yolculugumuz öglen 13:30 gibi Tirana Otobüs Terminalinde son buldu.
1600lü yillarda kurulan ve uzun yillar Osmanli hakimiyeti altinda kalan sehir, 1912 yilinda Balkan Savasi sonrasi Osmanlinin elinden cikmis ve 1919 yilinda da Arnavutluk’un baskenti olarak ilan edilmis. Uzun yillar Osmanli hakimiyeti altinda kalmasi sebebiyle kültürü, cografyasi, insani, yasam tarzi bize oldukca benziyor. Para birimi LEK ve 1 TL yaklasik 20 LEK’e karsilik geliyor; 1€ ise 121 LEK’e. Bizim alti sifir atmadan önceki halimiz gibiler, bir aksam yemegi yiyip 2000 LEK hesap gelince ilk etapta insana bi kal geliyor. Bircok mekanda kart gecmiyor, o yüzden para bozdurmanizi gerektiren durumlar olabiliyor. Örnegin taksiye binmek isterseniz mutlaka nakitiniz olmali ya da büfeden su, tost vs. gibi bir sey alacaksaniz LEK gerekiyor.
Tirana’da turistik olarak görecek cok sey yok bana kalirsa. Yani yarim günde rahatlikla dolasip sehri az cok tamamlamis olursunuz. Biz sehrin merkezinde Skandenburg Meydaninin hemen yanindaki Prime Hotel’de konakladik, geceligi 47€ kahvalti dahil iki kisilik fiyatiydi. Odalar gayet modern ve güzeldi. Arnavutluk’a turistler genellikle Tirana’yi görmeye degil, Arnavutluk’un adriyatike kiyisi olan sehirlerinde tatil yapmaya geliyorlarmis. Zira hem asiri ucuz hem de henüz kesfedilmedigi icin turist akinina ugramamis. Bu seferlik bize kismet olmadi ama öz-be-öz Arnavut arkadasim oldugu icin belki bir gün oralari da görürüz diyorum.
Sehri gezmeye Skandenburg Meydanindan baslayabilirsiniz. Bu meydanin bir kenarinda Ulusal Tarih Müzesi, bir kenarinda Opera binasi, bir kenarinda Ethem Efendi Camii ve Iskender Bey Heykelini görebilirsiniz. Bir tasla dört kus birden vurarak görülecek yerler listenizi yariya indirebilirsiniz.
Buralari gördükten sonra Lana nehrine yani asagi yöne dogru yürümeye devam ederseniz Rinia Parkini, bahcesindeki I LOVE TIRANA yazisini ve icindeki Taiwan Center adi verilen alisveris merkezimsi yeri görebilirsiniz.
Lana nehrini gecmeden hemen önce St. Paul Katedralini de gördükten sonra sehrin civcivli yeri olan Blloku bölgesine ulasiyorsunuz. Burasi bircok kafenin barin bulundugu, aksamlari yeni nesil nargileci mekanlara dönüsen, gündüzleri de yakinindaki üniversiteden cikan ögrencilerin takildigi bir bölge. Bizler icin cok da bir numarasi yok ama Arnavutlar burayi cok seviyorlar.
Blloku’nun biraz ilerisinde Tirana Universitesini göreceksiniz, burasi ülkedeki en iyi üniversiteymis. Tirana disinda yasayan bircok ögrenci buraya okumak icin gelirmis.
Sehrin en sevdigimiz yerlerinden biri 2000’den fazla agaci barindiran, icinde 1955’te insa ettikleri büyük bir yapay göl bulunan ulusal park. Sehirdeki hava kirliliginin cogunu bu kücük orman absorbe ediyormus. Agaclar öyle ufak tefek de degil, bildiginiz orman. Icinde oyun parklari, spor sahalari, yürüyüs parkuru vs var.
Burayi da gördükten sonra neredeyse her yeri gördünüz diyebiliriz. Yemek icin herkesin övdügü Sofra i Ariut’a yani Ayinin Yeri’ne gittik. Ormanin icinden yarim saatlik bir yürüyüsle ulasabiliyorsunuz. Taksi paramiz olmadigi icin yürümeyi sectik biz, tabii siz taksiyle gidebilirsiniz. Bu mekan geleneksel Arnavut yemekleri yapan bir restoran, garsonlar geleneksel kiyafetler giyerek servis yapiyor, sanirim gün batimindan sonra canli müzik ve dans da oluyor. Yanyana iki subeleri var, Sofra i Ariut 2 adindaki daha modern, bahcesinde dügün davet vs de yapiliyormus. Biz ilkine gittik, menüsü daha geleneksel. Arnavut cigeri, Elbasan tava, börek, meze tabagi gibi envai cesit yemek yedik, lezzetli ve ucuzdu; tavsiye ederim.
Tirana’dan sonra seyahatimizin sonuna geldik maalesef. Tirana havaalanina taksiyle gidebileceginiz gibi (20-30€) arasi tutuyormus, Opera Meydaninin arkasindaki parkin önünden kalkan shuttle otobüslerle de gidebilirsiniz. Sabah 7:00’den aksam 23:00’e kadar her saat basi karsilikli sefer yapiyor bu minibüsler ve ücreti 350 LEK, bileti soförden aliyorsunuz ama kartla ya da bir baska para birimiyle ödeme imkani yok maalesef. Merkezden havaalani yaklasik 25 dk sürüyor. Havaalani kücücük, internet var ama sürekli kopuyor. Cok cok erken gitmenize gerek yok, yapacak bir sey bulamayabilirsiniz.
Toplamda 8 günde üc ülke dört sehir gördügümüz bir yaz tatilinin sonuna geldik. Güzel bir rota oldu, hem yormadi hem de yeteri kadardi.
Yorum Yok