Bir gece Kotor’da konakladiktan sonra üc gecemizi gecirip denize girecegimiz Budva’ya dogru yola cikiyoruz. Kotor-Budva arasi yaklasik 1,5 saat. Otobüs biletini terminalden alabilirsiniz. Ücreti iki kisi 7€. Kotor da denize kiyisi olan bir sehir olmasina ragmen denize girilebilecek noktasi pek yok gibiydi. Biz bir haftalik tatilimize deniz de eklemek istedimiz icin Budva’ya gecmeyi tercih ettik, iyi ki de öyle yapmisiz.
Budva, bizdeki Ayvalik, Altinoluk, Sarimsakli tarzi yazlikci kasabasi tarzinda bir sehir. Türklere benzeme isini biraz abartmislar hatta, zira deniz kenarina genis balkonlu yazlik tarzi apartmanlar, residanslar falan yapmaya baslamislar, hatta bircok insaat sirketi reklam panolarina Türkce ilanlar vermisler. Duydugumuza göre Arap turistlerin yani sira cok fazla Türk de orada ev aliyormus. Biz de Muro’yla düsünmedik degil, buradan bir yazlik alip airbnb yapsak iyi para kazaniriz diye 🙂
Budva Kotor’dan da ucuz bir sehir. O yüzden biz cok sevdik. Denizin hemen yaninda Hotel Oaza diye bir otelde konakladik, baya kocaman bir odamiz vardi, kahvalti dahil üc gece icin 147€ ödedik. Denize girmek isterseniz sahil seridi boyunca hem ücretsiz kisim var, havlunuzu serip yatabileceginiz ya da bircok tesis var sezlong ve semsiye kiralayabileceginiz. Iki sezlong bir semsiye 8-10€ civari ki Dubrovnik’teki soygunculardan sonra gayet iyi bir fiyat bu. Plaj maalesef kum degil, ufak tas; ama denizin sicakligi tam benim sevdigim gibi hamam suyundan bi tik soguk 🙂
Budva’da gecirdigimiz üc günü gündüzleri denize girip güneslenerek aksamlari da disari cikip yemek yiyip otele dönüp Dark izleyerek tamamladik. Budva’nin gece hayati cok cilgin diye duymustum gitmeden, evet sahil seridinde bircok cirkin gece kulübümsü mekanlar var, asiri kiro yerler, Bodrum Gümbet stayla. Nargile falan var mekanlarda siz düsünün. Kaldigimiz otel bu mekanlara yakin oldugundan gece baya bezdik sesten, cünkü mekanlarda oldukca yüksek sesle müzik yapiliyor ve üstleri acik oldugunda tüm sehir bunu dinliyor. Biz otuzlarinda emekli ruhlu bir cift oldugumuz icin gece kulübü falan ilgimizi cekmedi.
Budva’nin eski sehir kismini yaklasik bir saatte falan bitirirsiniz sanirim, o kadar kücük. Eski sehrin icinde St. Ivan Kilisesi ve St. Sava Kilisesi var, bulmayi istemeseniz bile karsiniza cikarlar zaten merak etmeyin. Surlarin icine girdikten sonra Dubrovnik ve Kotor gibi burada da sokaklari rastgele arsinlamak cok daha keyifli. Burayla ilgili yazilari okurken mutlaka görün dedikleri yer (ya da sey) Statue of Ballerina, yani deniz kiyisindaki kayaliklarin birinin üstüne yapilmis bronz dans eden balerin heykeli. Internette arastirdim ama kim neden yapmis bulamadim. Ama rivayetler cesitli: Bir inanisa göre balikci teknesiyle denize acilan nisanlisini bekleyen bir kiz her gün heykelin bulundugu noktaya gelir, ufka bakar, nisanlisi gelecek mi diye beklermis. Ama aradan yillar gecmis, adam hic geri dönmemis, kiz yaslanmis ama beklemekten vazgecmemis ama bir gün ölmüs. O kadinin anisina bu heykel yapilmis. Diger bir hikaye ise heykelin bulundugu noktadan denize giren bir cift köpek baligi saldirisina ugramis, kiz kurtulmus ama cocuk sizlere ömür. Sevgilisini kaybeden kiz her gün gelip denize bakarmis, acaba geri gelir mi diye. Kizin sadakatini temsilen de bu heykeli yapmislar. Artik bilemeyecegim ne kadar gerceklik payi var bu hikayelerin. Ama eski sehrin biraz disinda Mogren Beach’e giderken yolda görebilirsiniz kendisini.
Budva’da bir de Stevi Stefan diye bir ada varmis, ama biz fakirlerin gidebilecegi bir yer degilmis. Zamaninda bu adayi Rus bir milyarder satin almis, üzerine otel-devremülk tarzi evler insa etmis, geceligi 1000€‘dan basliyormus burada konaklamanin ve haliyle coook zengin tayfa gidebiliyormus. Onun haricinde „ben bi arkadasa bakip cikicam“ diye adayi gezmeye gitme gibi bir durum yokmus. Ancak günde bir kez tekne turu adanin etrafindan dolanip yakindan görmenizi sagliyormus. Ha bir de adadaki restoranda yemek yerseniz de adaya cikabilirmissiniz ama kimbilir oradaki fiyatlar nicedir. Biz tabii ki ne tekne turuna katildik ne de restoraninda yemek yedik. Alti üstü bir ada iste :p
Budva’da bizi en cok zorlayan sey yiyecek bir sey bulmak oldu. Etraf restoran dolu ama bircogunun menüsü domuz agirlikli, domuz degilse de balik. Kotor’da yedigim deniz ürünlü makarnadaki deniz ürünleri alerji yaptigindan daha normal bir sey yiyelim dedikce seceneksiz kaldik. Bir aksami pizzayla iki aksami da Jardan isimli restoranda cevapcici yiyerek tamamladik. Cevapcici gayet lezzetliydi, iki kisi icin bir porsiyon yeter bizce.
Budva’dan sonra son duragimiz Tiran’a gectik. Bir sonraki yazi Arnavutluk’tan <3
Yorum Yok