Selam herkese! Uzun süren tembelligimin ardindan annemle yaptigimiz Paskalya gezimizin son duragi Bologna’yi anlatayim; hem üzerimden yük kalkar hem de belki üzerimdeki ölü topragini atmis olurum. Ha neden son duragi anlatiyorsun, öncekiler ne olacak derseniz; onlarin yazilmisi var zaten blogda; bu tembelligime yarasir tek yazi Bologna idi, kisa az ve öz sehir 🙂
Dört günlük paskalya tatilinde Münih’ten annemle kolayca gidebilecegimiz, toplu tasimayla rahatca hareket edebilecegimiz bir rota belirlemeye calistim. Ayrica annemin ilk yurtdisi deneyimi oldugu icin olabildigince güzel ve ikonik yerleri göstermek istedim. Böyle bir denklem kurunca da sonucun Italya cikmasi kacinilmazdi tabii 🙂 Dört gün üc gece konaklamali asagidaki gibi bir plan hazirladim ben, gayet tadinda ve yeterliydi (tabii annisimi biraz yormus olabilirim ama napiim o kadarcik olur bence).
- Münih – Milano (Ucak)
- Milano – Verona (Tren)
- Verona – Venedik (Tren)
- Venedik – Bologna (Tren)
- Bologna – Münih (Tren)
Anne kiz önce Münih’ten Milano’ya gittik ucakla, kisi basi yaklasik 35€ ödedigimiz ucak biletlerine ek bir de Milano Malpense Havalimanindan sehir merkezine gitmek icin kisi basi 8€ shuttle otobüslere verdik. Benim Milano’ya ücüncü gidisim oldugu icin annemi de hedef odakli gezdirdim. Milano’da gezilecek yerleri merak edenler tiklayabilir: Milano Gezi Rehberi
Milano’da günü batirdiktan sonra trene atlayip Verona’ya gectik. Iki sehrin arasi trenle yaklasik 1.5 saat, tren biletleri de oldukca uygun fiyatta. Gittigim sehirlerde otel secme kriterim merkeze ya da toplu tasimaya olan yakinligi. Verona’da da hem merkeze hem de tren istasyonuna 7-8 dk mesafede olan fiyati da (paskalya tatiline göre) uygun olan Aurelia Rooms’u ayarladim. Milano’da cok yoruldugumuzdan Verona’ya varinca direkt uyku moduna gectik. Ertesi günse erkenden uyanip bütün günü Verona’yi arsinlayarak gecirdik. Öyle güzel bir sehir ki Verona, on defa gitsem bikmam herhalde. Önceki gelisimde hazirladigim Verona Gezi Rehberi de burada.
Ikinci geceyi de Verona’da gecirip ertesi sabah erkenden trene atlayip Venedik’e gectik. Bu sekilde ayarlamamin sebebi Verona’daki konaklama ücretlerinin Venedik’e nazaran cok daha uygun olmasi. Venedik’te turistik yerleri görmeyi istiyorsaniz Santa Lucia tren istasyonunda inmelisiniz. Bu istasyondan isterseniz toplu tasima islevi gören teknelere binerek isterseniz de yürüyerek Venedik’in merkezi diyebilecegimiz San Marco meydanina ulasabilirsiniz. Masal sehri Venedik’te nereleri gezelim derseniz de buyurun bakalim: Venedik Gezi Rehberi
Sabahtan aksama kadar Venedik’i gezdikten sonra yine trene atlayip bu kez Bologna’ya dogru yol aldik. Diger üc sehrin aksine Bologna benim de daha önce gitmedigim bir yer oldugu icin haritada konum olarak sapa olsa da gelmisken görelim diye bu sehri de plana ekledim. Gün batimindan sonra sehre vardigimiz icin ve ertesi gün ögleden sonra dörtte Münih’e dönecegimiz icin tren istasyonunun hemen karsisindaki oteli ayarladim. Bir önceki günlerde oldugu gibi yine annemle odaya yerlesir yerlesmez yorgunluktan sizip kaldik 🙂
Ertesi gün uyanip giyinip kusandiktan sonra odayi bosalttik, bavulumuzu resepsiyona birakip Bologna’yi kesfe ciktik. Acikcasi diger gezilerimin aksine Bologna’yi neredeyse hic arastirmamistim öncesinde, sadece bir gece önce pinterestten baktigim Bologna fotograflarindan rota cikardim kendimize. Zaten bircok Avrupa sehrinde oldugu gibi Asyali turistleri takip ederek rahatca sehir merkezine, turistik noktalara variyorsun 🙂 Bu yüzden annemle biraz da sallana sallana dolastik etrafi.
Bologna, Venedik gibi kanallar üzerine kurulu bir şehir ancak Türk kafasindaki müteahhitler kanallarin üzerine kat cikinca bu kanallar da görünmez olmus, kapatilmis ya da evlerin arka bahcelerinde kalmis. Sehirde bu kanallari görebileceginiz birkac nokta var ama en meshuru Via Pella 18 adresinde bulunan acilip kapanabilen „secret window“ isimli kücük pencere. Pencereyi açıp baktığınızda kanal üzerinde kurulu bir sokağın manzarası ile karşılaşıyorsunuz. Arka sokağa gidip pencerenin tam karsisina geçtiğinizde ise kanalın geri kalan kısmını görüyorsunuz. Disaridan bakildiginda dümdüz normal bir duvar olan bu noktayi, sehirdeki en turistik noktalardan birine dönüstürmeleri cidden takdire sayan. Aferin!
Kanal, köprü, su falan görmekten fenalik geldigi icin annemle kendimizi hemen icinde su olmayan kisimlara attik. Sehrin merkezi de sayilabilecek kisma geldiginizde sizi sehrin egik ikiz kuleleri karsilayacak. Evet Pisa sehrindeki meshur Pisa Kulesi gibi Bologna’nin da egik kulesi var, hem de bir degil iki tane. Maggiore Meydaninda (Piazza Maggiore) bulunan Asinelli ve Garisenda sehrin zemininden dolayi yillar icinde egilmisler. Asinella’ya cikip (tabii 500 basamagi tirmanmaya cesaretiniz varsa) Bologna’ya tepeden bakabilirsiniz ama Garisenda’ya (kisa olana) ziyaret egimin fazla olmasindan dolayi yasaklanmis.
Maggiore Meydaninda egik ikiz kulelerin yani sira Belediye Sarayi (Palazzo Communale) görülebilir. 2008 yilina kadar Belediye Binasi olarak kullanilan bu bina, simdilerde müze olarak ziyaret edilebiliyormus.
San Petronio Basilikasi da görülmeye deger yapilardan biri. 132 metre uzunlugu ile dünyanin en büyük 15. Kilisesi ünvanini elinde bulunduran bu basilikanin yapimina 1390 yilinda baslanmis ama hala tamamlanamamis. Bunlarin hizi da benim blog yazma hizima benziyor. 700 senede ancak ic kismini tamamlamislar 🙂
Sehirdeki bir diger basilika da Santo Stefano Basilikasi. 5. yüzyilda yaptirildigi düsünülen bu basilika aslinda yedi farkli kilisenin birlesiminden olusan bir kompleks seklindeymis ama günümüze bu yedi kiliseden dört tanesi gelebilmis.
Maggiore Meydani ve cevresini dolasirsaniz bircok tarihi yapiya rastlayacaksiniz. Bircogu yukarida bahsettiklerim kadar eski olan bu yapilari dolasmak gercekten cok güzel bir his. Aranizda kütüphanesever varsa hemen arka sokaklarin birinde yer alan Belediye Kütüphanesini mutlaka dolasmali. Kütüphanenin belli bir kismi halka acik, sadece halka acik kismi bile kendine hayran birakiyor.
Bologna’da Italya’nin tamaminda oldugu gibi yemekler sahane. Aslinda bloglarda öve öve bitirilemeyen Osteria Dell’Orsa’ya (Via Mentana, 1) gitmek istedik ama önündeki uzuuun kuyrugu görünce vazgecip daha lokal Va Mo La’ya (Via delle Moline, 3) oturduk, hem biraz soluklandik hem de uzun geri dönüs yolculugumuz icin midemizi doldurduk. Sahsi görüsüm, Italya’da lokal restoranlarin neredeyse tamaminda güzel makarna, güzel pizza yiyebilirsiniz.
Karnimizi da doyurduktan sonra kendimizi alti saat süren tren yolculugunun kollarina biraktik. Dört günün her anini dolu dolu gecirdigimiz icin fiziksel olarak ikimiz de cok yorulsak da anne-kiz muhtesem bir tatil yapmis olduk. Annemin yüzündeki gülüsün degeri benim icin paha bicilemezdi. Sevdiklerimizle vaktimiz ve sansimiz varken olabildigince zaman gecirelim, olur mu?
1 Yorum Var
Cok tatlissin ya 🙂