Hayatim boyunca bir kez bile ögrenmeye niyet etmedigim tek dilin anavatanina tasinma ihtimalim ortaya cikinca tanistim ben Almanca’yla. Bundan iki bucuk sene önce Muro Almanya’ya tasinacagini söylediginde, ben de yüregim kan aglayarak ispanyolca kursumu birakip Istanbul’da bir dil kursuna yazildim, A1.1 seviyesinde, en düpten, hani öyle Guten Morgen’in falan üc ders anlatildigi seviyeden. Herkesin bildigi “Ich liebe dich” bile benim icin bolca c ve h harfi iceren söz dizilimi olmaktan baska bir sey ifade etmedigi icin A1.1 tam olarak dogru seviyeydi.
Bilmeyenler icin parantez acayim, dil ögrenirken seviyeler genelde A-B-C olarak siniflandirilir ve A en düsük, C ise en iyi seviyeye karsilik gelir. Dil kurslari genelde daha fazla para koparmak icin bu harfleri kendi icinde de alt gruplara ayirir: A1.1, A1.2, A2.1, A2.2, B1.1… seklinde. Ben de Istanbul’da Istanbul Lisan Merkezi Mecidiyeköy Subesinde A1.1 seviyesine kayit olmustum, sinifimiz cok karmaydi, yani aile birlesimi icin Almanya’ya gidecekler, doctor olup Almanya’ya göcmek isteyenler, yüksek lisansi Almanya’da yapmak isteyenler, bir de ben. Ögretmenimiz Yildiz Teknik Üniversitesinde de Almanca ögretmenligi yapan bir kadindi ve ondan o kadar cok sey ögrendim ve zaman gectikce birbirimizi o kadar cok sevdik ki aradan neredeyse iki yil gecmesine ragmen hala konusur görüsürüz.
Herhangi bir dili o dilin konusulmadigi bir yerde ögrenmeye calismak gercekten zor. Cünkü “duymak” en kritik ögrenme yöntemlerinden biri ve benim Almancam kesinlikle Almanya’ya tasindiktan sonra cok daha ilerledi. Cünkü is yerinde is arkadaslarimin kendi aralarinda konusmalari, sokakta insanlarin diyaloglari, reklam panolari, ürün etiketleri, toplu tasimadaki anonslar Almanca oluyor ve ister istemez “kulak asinaligi” dedigimiz sey ortaya cikiyor.
Hepiniz asagi yukari hikayeyi biliyorsunuz, bir bucuk yil is aradim, bircok isten Almancamin olmamasi sebebiyle cevrildim ama sonunda bir Alman firmasinda is bulabildim. Sirkette yaklasik 25 farkli ulustan calisan oldugu icin sükür ki iletisim dili Ingilizce o yüzden burada gecirdigim dokuz ay boyunca bir kez bile Almancamla ilgili bir yaptirima maruz kalmadim. Ama tabii burada yasamak ve hayat kurmak gibi bir hedefiniz varsa Almanca ögrenmek zorundasiniz, her ne kadar ingilizceyle kesinlikle hayatta kalacak olsaniz da bir yere adapte olmanin en büyük kosullarindan biri oranin ana dilini konusabiliyor olmak bence. Ben de bunu yapmak icin gelir gelmez sirketteki Almanca kursuna yazildim ve Türkiye’de basladigim Almanca ögrenme macerama burada devam etmeye basladim.
Almanca maalesef digger tüm dillerden daha nankör bir dil, eger bir hafta calismaz/okumaz/dinlemezseniz her seyi unutmus hissine kapiliyorsunuz. Ama bir yandan da her gün durmadan Almanca calismak en azindan benim icin mümkün degil, cünkü yogun bir is hayatim, sorumlu oldugum bir ev hayatim var ve en kötüsü yasin artik 30u geciyor yani ögrenmek bundan on yil öncesine göre cok daha zor.
Ayrica Almanca icin motivasyonunuzu korumak cok zor, cünkü her ne kadar yazili olarak kendinizi ilerletseniz de sözlü olarak akici konusabilir seviyeye gelmeniz B1 seviyesinin sonunda gerceklesiyor, yani sözlü iletisime hakim olabilmek icin cok fazla grammer calismaniz, kurallari ögrenmeniz, cok fazla yazma-dinleme alistirmasi yapmaniz gerekiyor. Mesela ben ispanyolca kursuna gittigim dönemde A2 seviyesinin ortasinda az da olsa akici konusabiliyordum, hal böyle olunca daha da motive oluyordum. Ama burada öyle bir sey yok, Almanca’da A2 seviyesini henüz bitirmis biri olarak söyleyebildigim en akici cümle “Ich verstehe aber ich kann nicht Deutsch sprechen” (Anliyorum ama konusamiyorum demek :)) Tabii ki markette ya da restoranda temel iletisim cümlelerini de kurmaya basladim ama ingilizce gibi düsünmeden konusabilmem icin bilmiyorum on yil falan gerekiyor gibi hissediyorum.
Neyse yine cok uzattim, amacim benimle ayni kaderi paylasanlar varsa kendi kullandigim ve faydasini kullandigim yöntemleri/kaynaklari paylasmak… Seviyeniz benim gibi baslangic seviyesiyse yani A1-A2 seviyesinde verecegim kaynaklarin bircogu isinize fazlaca yarayacaktir diye düsünüyorum.
Duolingo
Bilmeyen kalmamistir ama yine de kisaca anlatayim: Duolingo bir dil ögrenme uygulamasi, akilli telefonunuza indiyorsunuz, ögrenmek istediginiz dili ve seviyenizi seciyorsunuz, sonrasinda kategorilere ayrilmis alistirmalari yapmaya basliyorsunuz. Duolingo agir grammer ögreneceginiz bir platform degil, cinsleri (he-she-it gibi), bunlarin fiil cekimlerini, temel fiileri (yemek, icmek, gitmek gibi) ve artikelleriyle birlikte cok fazla kelime ögreniyorsunuz.
Artikel demisken, maalesef Almanca’da en nefret ettigim seylerden biri olan her seye ama her seye bir cinsiyet yükleme olayi var. Yani ingilizcedeki gibi a-an-the yerine ein-eine-der-die-das ve bunlarin ismin i hali ve de haline göre cekimlenme durumlari var ki, hayattan soguyorsunuz. Yani her kelimeyi mutlaka ve mutlaka artikeliyle birlikte ezberlemek zorundasiniz. Yoksa ilerledikce kelimeyi bilseniz de hicbir cümleyi dogru kuramazsiniz, cünkü cümlenin yapisi artikele bagli genelde. Offf artikellerden nefret ediyorum!!!!
Neyse duolingoya dönersek kesinlikle faydali bir dil ögrenme uygulamasi, ayrica tatlis cünkü her gün kendisini hatirlatiyor, hadii alistirma zamani geldi diye. Ama eger ki üc dört gün üst üste alistirma yapmazsaniz baya baya trip atiyor, „görünüse göre artik duolingo kullanmayi kestin, biz de sana hatirlatma yapmayi kesiyoruz“ diye bildirim atiyor J Ben de genelde snne be slk!!11!! diye yanit veriyorum 😀
Deutsche Welle
Deutsche Welle aslinda Alman haber sitesi, www.dw.com‘a girerseniz sizi dünyadan haberler karsilar muhtemelen. Ama sitedeki üst barda „LEARN GERMAN“ basligini tiklarsaniz, size inanilmaz bir Almanca ögrenme sayfasi cikiyor. Burada sagdan kendi seviyenizi secip o seviyede hazirlanmis iceriklere ulasabilirsiniz. Özellikle dinleme konusunda bu sitenin cok faydasini gördüm ben. Sitede kendi anadilinizi sectiginiz bir alan da var, onu secerseniz sizin Türkce aciklamalarla Almanca iceriklere ulasabilirsiniz. Özellikle Warum Nicht ve Radio D serilerini dinleme icin öneririm.
German with Jenny
Youtube’a girip German with Jenny yazarsaniz, Almanya’da yasayan ve kendini Almanca ögretmeye adamis Jenny’nin ders videolarinin oldugu kanala ulasabilirsiniz. Kendisinin her seviyede yüzlerce videosu var ve eger ingilizce biliyorsunuz Jenny’yi izleyerek rahatlikla A2 seviyesinin sonuna gelirsiniz. Bilal’e anlatir gibi tane tane, her seyi güzel güzel anlatarak ve en az üc kez tekrar ederek cektigi videolarin konusu da öyle hayattan sogutacak gibi degil, maksimum 14-15 dakika bir cirpida geciveriyor. Ben bazen A2 seviyesi icin olusturdugu calma listesini aciyor, bir yandan isimi yaparken bir yandan da Jenny’yi dinliyorum. Asiri faydali.
Podcastler
Eger iPhone kullaniyorsaniz telefonunuzda default uygulamalardan biri olarak podcast uygulamasi kesin vardir. Bu uygulamaya girip arama cubuguna „German“ yazarsaniz karsiniza Almanca ögrenme podcastleri cikacaktir. Ayrica yine arama cubuguna „Deutsche Welle“ yazarsaniz üstte bahsettigim Warum Nicht ve Radio D serilerine de abone olabilirsiniz. Ise giderken, evde yemek yaparken, alisveris yaparken takip dinleyebileceginiz podcastler hem sizi yormayacak hem de inanilmaz bir kulak asinaligi saglayacak.
Spotify
Spotify kullanmayaniniz var mi? Bence yoktur. Peki spotifyi Almanca ögrenmek icin kullanabileceginizi biliyor muydunuz? Evet, spotifyda olusturulmus bircok Learn German listeleri var, en temel seviyeden baslayip ilerleyen seviyelere kadar ses kayitlarini podcastler gibi günün her saatinde dinleyebilirsiniz bence.
Eger gercekten ögrenmeye niyetiniz varsa google basli basina inanilmaz bir kaynak. Sadece googleda „learn german“ tarzi aramalar yaparak o kadar cok web sitesine, örnek sayfasina, konu anlatimlara ulasabiliyorsunuz. Ben sirf googleda arama yaparak kendime gayet iyi bir Almanca ders notu arsivi olusturmus durumdayim. Bazen anlamadigim konulari arayarak detayli konu anlatimlarina, ögretici videolara, örnek sorulara bakip cahiliyetimi rahatlikla giderebiliyorum.
Netflix
Netflix’i sevdigim dizileri takip etmek, yeni eski yüzlerce filmi izlemek icin kullanmayi sevsem de itiraf etmem gerekir ki Almanca ögrenmek icin de güzel bir kaynak. Cünkü özellikle popüler yapimlar icin Almanca dublaj ve Almanca altyazi secenekleri var (Ama burada sunu da eklemeliyim ki Netflix Türkiye’de Almanca dublaj-altyazi özelligi calisiyor mu emin degilim, neticede ben alman ip’sinden baglandigim icin almanca secenegi cikiyor olabilir :() Biz genelde daha önce izledigimiz filmleri mesela Matrix serisi ya da Hobbit gibi filmleri almanca dublaj ve almanca altyazili izliyoruz, itiraf etmeliyim ki Keanu Reeves’i Almanca konusurken duymak mide bulandirici olsa da inanin cidden faydali oluyor. Ayrica Dark, Türkisch für Anfanger gibi ana dili almanca olan diziler de almancayi isiterek ögrenmenize baya katkida bulunuyor.
Sarki dinlemek
Almanca sarki dinlemek kulak kanatsa da yine de bazen ise yaradigini itiraf etmeliyim. Benim mesela spotifyda German Pop Songs diye bir listem var, bazen dinliyorum, ilk zamanlar hicbir sey anlamadigim güzel melodiler üstüne söylenen kaba sözlerden baska bir sey ifade etmiyordu benim icin ama yavas yavas kelimeleri sonrasinda da cümleleri anlamaya basladim, eger gercekten merak ettiysem acip sarkinin sözlerine ve ingilizce cevirisine baktim, böyle böyle gitgide sevimli gelmeye basladigini itiraf etmeliyim. Deneyin derim.
Kitap/Gazete/Dergi okumak
Türkceyi bile önce heceleyerek ögrendik, okuya okuya. O yüzden dil ögrenirken o dilde yazilmis seyleri okumak cümle yapisi ve kelime hazinesi acisindan cok faydali. Ama neleri okuyacaksiniz, burasi kritik. Cünkü her kaynak sizin seviyenize uygun olmadigi icin yanlis ögrenme ya da hic ögrenememe sikintisi yasayabilirsiniz. Mesela ben A2’nin basindayken arsivimdeki cocuk kitaplarini (masal kitaplarini) okumaya niyetlendim, ama nedense daha ilk sayfadan takildim. Nedense fiil benim ögrendigim tenselerin hicbirine uymuyordu. Hemen kurtaricim google translate ile cevirdim ve gördüm ki masal kitabi bizim türkcede –misli gecmiz dedigimiz cekimleme ile yazilmis (Almanca icin Prateritum) ve A2 seviyesinde bu cekimlemeyi henüz ögrenmemis oluyorsunuz. Yani ufacik cocuklarin okudugu kitabi ben okuyamiyorum cünkü benim müfredatimda bu zaman cekimlemesi henüz yok. O yüzden okumayi biraktim. Sonrasinda A2 seviyesine uygun kisa romanlar buldum (Hueber bu konuda zengin bir arsive sahip) ve onlari okumaya basladim. Fark o kadar barizdi ki! Grammer olarak ne ögrendiysem onu görebilecegim, takildigim noktanin sadece kelime eksigim oldugu okumalar gerceklestirdim. Yani demem o ki, okuma yapacacginiz zaman gerek kütüphaneden gerekse internetten kesinlikle sizin seviyenize uygun kaynaklari alin.
Tandem
Tandem de bir cep telefonu uygulamasi, bir profil olusturuyor, bildiginiz ve ögrenmek istediginiz dilleri yaziyorsunuz. Sonrasinda dünyanin herhangi bir yerindeki sizin bildiginiz dili ögrenmek isteyen ve sizin ögrenmek istediginiz dili bilen insanlarla mesajlasarak ya da görüntülü konusmalar yapabiliyorsunuz. Sahsen bu uygulamayi amaci dogrultusunda kullanan cok insana denk gelmedigim icin kullanmayi biraktim. Yani tabii ki düzgün insanlara denk gelip dil ögrenme konusunda birbirinize yardimci olabilirsiniz ama cok önerdigim söylenemez.
Almanya’ya yerlesmek
Eger bir dili dogru ve hizli bir sekilde ögrenmek istiyorsaniz dedigim gibi o dilin anavatanina gitmelisiniz. Tabii ki insan kendi kendine, kursa giderek, uygulamalarla vs kendini gelistirebilir, ögrenebilir ama eger belli bir amac icin dil ögrenmek istiyorsaniz üc ayligina, alti ayligina o ülkeye gidip yasamalisiniz. Biliyorum bu ülkemiz sartlarinda ve benim yasimdakiler icin zor ama beni okuyan genc arkadaslar icin söylüyorum, firsatiniz varken Erasmus gibi, dil okulu gibi firsatlari mutlaka ve mutlaka degerlendirin. Tek YAPMAMANIZ gereken sey, örnegin erasmusla gidiyorsaniz gittiginiz ülkede gidip Türk arkadas bulmayin, o ülkenin yerlisi ögrencilerle takilin, ingilizce iletisimi kisitlayin, aksi takdirde pek de bir sey ögrenemeden geri dönersiniz.
Hangi dil olursa olsun dil ögrenmenin püf noktasi bence o dili hayatinizin her alanina sokmaniz. Kursa gidip üc saatin ardindan ögrendiklerinizi bir sonraki derse kadar kenara kaldirirsaniz ilerleyemezsiniz. Ögrenmek istediginiz dilde seyler dinlemezseniz, kitap/gazete/dergi okumazsaniz ilerleyemezsiniz. Hele ki konusmaya calismazsaniz maalesef eninde sonunda aklinizda üc bes parca grammer kuralindan baska bir sey kalmaz.
Simdilik Almanca’da benim de kullandigim yöntem ve kaynaklar böyle. Aklima geldikce ve deneyimledikce bu yaziya eklemeler yapmaya devam ederim. Eger sorunuz ya da kaynak ihtiyaciniz olursa benimle iletisime gecerseniz seve seve yardimci olurum. Sizin de varsa önerileriniz benimle paylasirsaniz asiri sevinirim.
Auf Wiederhören 🙂
PS: Arkadaslar biliyorum bu yazidan „peki ingilizce, x dili, y dili icin tavsiyen var mi“ diye bir sürü mesaj gelecek. Yukarida söyledigim hemen her sey diger tüm diller icin gecerli. Yani youtube, spotify, internet, duolingo her dil icin kullanilabilir. Siz ögrenmek isteyin yeter!
4 Yorum Var
Merhaba.Deutsche welle
internetten basvurunca bana bir kitap seti gondermislerdi ucretsiz.Çok guzeldi.Hala devam ediyorsa onu da isteyebilirsiniz.4 kitap tan olusan bir setti.sayfasindan da ses dosyalarını indirmistim.
[…] 0Kaynak: Gezgin KızKaynak […]
[…] cidden cok zaman aliyor. Almanca ögrenmeye niyetleneniniz varsa (aklini yitirmis olsa gerek!) BU YAZIMDA kaynaklardan uzun uzun bahsetmistim. Bana da istediginiz zaman sorabilirsiniz, canla basla sizi […]
Ders notlarınız varsa paylaşır mısınız