Nedense bazı yerlere gitmeye obsesyon seviyesinde kafayı takıyorum. Mesela hatırlarsınız İspanya benim için “gitmeden ölürsem gözüm açık gider” seviyesinde takıntıydı, gittim gördüm resmen artık ahirete rahatlıkla göçebilirim. Yaklaşık iki yıldır Neuschwanstein Kalesi için de aynı durum söz konusuydu. Hayır hadi İspanya’yı bir şekilde görüyor duyuyoruz gidenlerden, Messi’den Arda Turan’dan ötürü ama daha adını bile söyleyemediğin Neuschwanstein ne alaka di mi? Valla bu takıntımın sebebi sanırım Muro Münih’e geldiğinde gidip gönderdiği fotoğraflar olabilir (Fesatlık yaptığımdan değil yaaa cidden merak :p)
Neyse nihayet geçen hafta sonu gidebildim buraya. Öncelikle yazının kalanını rahat okuyabilmeniz için ismini nasıl okuyacağınızı yazayım: Neuschwanstein diye yazılıp yani Nöyşıvanştayn diye okunuyor. Bu kelimeyi duraksamadan söyleyebilmek için resmen otobüste 999 kere tekrarladım içimden “Nöyşıvanştayn Nöyşıvanştayn Nöyşıvanştayn Nöyşıvanştayn …. Allahım tüm dualarımı” Ay pardon bu o 999 değildi 🙂
Efendim eğer siz de benim gibi Nöyşıvanştayn’ı görmek isteyenlerdenseniz doğru yerdesiniz. Şimdi kalenin tarihi, ulaşımı, ne kadar zaman ve para harcanır ve değer mi konularına değineceğim sırasıyla…
Neuschwanstein ve Hohenschwangau Kaleleri Füssen‘e oldukça yakın Schwangau kasabasında yer alıyor. Günümüzde (bu yazımda da anlattığım gibi) Füssen’den Würzburg’a uzanan Romantik Yol‘un önemli noktalarından biri olan bu iki kale 1800’lü yıllarda Bavyera Krallarının yaşadığı ve Avusturya sınırına yakın olması sebebiyle stratejik bir öneme sahipmiş. Hikayeleri oldukça ilginç aslında, şu anki Hohenschwangau Kalesi (o zaman Scwanstein Kalesi olarak bilinirmiş) 1820 yılında Maximilian I tarafından gereksiz görülüp satılmış. Allahtan sülalede aklı başında biri varmış ki torun Maximilian (Maximilian II) 1832’de kaleyi geri almış ve yazlık şatosu olarak kullanmaya başlamış. Karısı Marie ve çocukları Ludwig II ile Otto I bu kaleyi ve manzarasını çok severlermiş. Aradan yıllar geçmiş, 1864 yılında Maximilian II hakkın rahmetine kavuşmuş, tahta Ludwig II oturmuş. Krallığın getirdiği şımarıklıktan olsa gerek “ben kendi kalemi yaptırcam banane” demiş ve 1869’da Neuschwanstein Kalesini yapımına başlanmış. Ama Ludwig II biraz savurganmış bu kaleyle birlikte Linderhof Kalesi ve Herrenschiemsee Kalelerini de yaptırmaya kalkınca “bizim kral delirdi, en iyisi biz bunu bi yere kapatalım” demişler ve adamı Starnbergersee yakınındaki Berg Kalesine hapsetmişler, adamcağız 1886 yılında yaptırdığı kalede yaşayamadan ölüp gitmiş.
“Dünya malı dünyada kalır, kefenin cebi yok, Sultan Süleyman’a kalmayan dünya sana mı kalacaktı Ludwig II” gibi özlü sözlerle kalelerin tarihine nokta koyuyorum ve bu iki kaleye de nasıl gidebileceğinize geçiyorum:
Araba ile: Başlangıç noktanıza göre değişmekle birlikte Füssen’den kişisel aracınızla yaklaşık 10 dk’da varabilirsiniz. Münih’ten ise yaklaşık 1,5 saat sonra Schwangau’da olabilirsiniz.
Otobüsle: Münih Merkez Otobüs Terminalinden (München ZOB) kalkan ve Füssen’e giden otobüse binerseniz doğrudan Schwangau’da inebilirsiniz. Dönüşte de yine indiğiniz duraktan alan otobüsle yine Münih’e dönebilirsiniz. Ama tabii Flixbus‘ın sitesinden biletinizi önceden almanız gerekiyor. Aşağıdaki örnekte de görebileceğiniz gibi sabah 9:15 otobüsüne binip 2 saat 40 dk yolculuk sonrası Schwangau’da inip kaleleri gezebilir sonrasında 17:45’te Schwangau’dan geçen dönüş otobüsüne binerek akşam 20:30’da Münih’te olabilirsiniz ve toplamda 16 €’ya mal edebilirsiniz bu geziyi 🙂
Trenle: Münih Hauptbahnhof’tan DeutscheBahn’a binip Füssen Bahnhof‘ta inebilir sonrasında yine Füssen Bahnhof’tan kalkan 78 numaralı RVO-Bus’a (Otobüs saatlerini BURADA bulabilirsiniz) binebilir ve 10 dk sonra Schwangau’ya varabilirsiniz. Münih-Füssen arası aldığınız tren bileti bu otobüslerde de geçiyor, yani biletinizi saklayın.
Evet Schwangau’ya ulaştıktan sonra şimdi de kaleleri gezebilmek için bilet almamız gerekiyor. Normalde biletler için gideceğiniz günün iki gün öncesine kadar online rezervasyon yaptırabiliyorsunuz (BURADAN) ama maalesef haftasonları için online rezervasyon yapmak yoğunluktan dolayı pek mümkün olmayabiliyor. Hal böyle olunca geriye bilet satış noktasının önündeki uzun kuyrukta yaklaşık iki saat beklemek seçeneği kalıyor. Çünkü maalesef kaleler rehbersiz yani biletsiz gezilemiyor. Yani diyemiyorsunuz ki “ben bi bakıp çıkıcam” Eğer kalelerin illa içine girmek gibi bir niyetiniz varsa mecburen bekleyeceksiniz. Ama üzgünüm sıra beklemenizde kaleyi gezebileceğiniz anlamına gelmiyor. Dedim ya kaleler ancak rehber eşliğinde (ya da audio guide ile) gezilebiliyor diye, her grup için yarımşar saatlik periyotlara bölmüşler ve siz iki saat kuyrukta beklerken tepenizdeki ekranlarda yavaş yavaş saatlerin dolduğunu ve şansınızın giderek azaldığını görüyorsunuz. Mesela ben yağmur ve kar altında tam iki saat kuyruk bekledim, sıra bana geldiğinde 15:40 için Hohenschwangau turu 18:00 için de Nueschwanstein turu müsaitti, dönüş otobüsüm 17:45te olduğu için maalesef Neuscwanstein bileti almadım, sadece Hohenschwangau turu satın aldım ve onu gezebildim.
Bileti de aldığımıza göre artık kaleleri gezebiliriz. Kalelere çıkmanız için çeşitli yürüyüş rotaları var, gerek kalabalığı takip ederek gerekse okları izleyerek kalelere çıkabilirsiniz ancak şimdiden söyleyeyim yürüyerek 40-45 dk sürecek bir tırmanmadan söz ediyorum. Çünkü kaleler oldukça yüksekte ve çıkmak öyle kolay değil. Tabii bunun da çözümü var: 2,2 € vererek kalkan minibüse binip kaleye 5 dkda çıkabilirsiniz ya da fayton benzeri atlı araçlarla sağa sola bakına bakına da çıkabilirsiniz. Aslında ben yürümeyi tercih ederdim, zira güzel bir ormanlık yolu takip ediyorsunuz ama dedim ya şansıma o gün delicesine yağmur ve yer yer lapa lapa kar yağıyordu, hal böyle olunca mecburen otobüsle çıktım.
Disneyland Paris’in şatosuna ilham veren Neuschwanstein Kalesinin o hepimizin gördüğü uzaktan çekilmiş fotoğrafını St. Marie Köprüsünden çekebiliyorsunuz. Köprü yakın zamana kadar tadilattaymış ama şu an açık ama aynı anda üstündeki yüzlerce insan sebebiyle bana pek de güven vermedi. O yüzden beş dk durup sonra hemen karaya ayak bastım tekrar!
Dediğim gibi maalesef Neuschwanstein’ın içini gezemedim bu yüzden size Ludwig II’nin zevkleri üzerine pek bir şey söyleyemeyeceğim ama sevgili babası Maximilian II’nin kalesi Hohenschwangau ile ilgili birkaç bir şey söyleyebilirim. Öncelikle kale içinde fotoğraf çekmek yasak ve bunun da ötesinde gezmesem de olurmuş. Evet doğruya doğru! Zira 200 sene önce rahatsız mobilyalarla ve inanılmaz şaşaalı süslerle donatılmış odalar bana pek çekici gelmiyor. Sanatsal yönüm sıfıra yakın olduğu için olsa gerek “hmm güzelmiş” deyip deyip audio guide’da verilen bilgilerin yarısını dinlemeden geçtim açıkçası. Bir kere yaşadıkları yer çok konforsuz yahu! Bir koltuk var ayağın yere değmez, sateninden dolayı poponun üzerinde oturamazsın. Sandalyeler masalar yataklar da ha keza! Bir de o şato nasıl ısınıyordu asıl! Her odanın içinde ısınmayı sağlayan soba benzeri süslü bir şey vardı ama Almanya soğuğundan bahsediyoruz hem de 9856983 rakımdasın! Cidden donar insan orada. Gerçi kral da orayı yazlık olarak kullanıyormuş, bu yüzden olsa gerek…
Hohenschwangau’yu da gezdikten sonra biraz ısınmak için bilet satış ofisinin yanındaki kafede oturup otobüs saatini bekleyip Apfelkuchen yedim. Merak eden olursa bu geziye yalnız gittim, zira Muro hem İstanbul’daydı hem de burada olsa bile daha önce gittiği bir yere tekrar gitmeyebilirdi. Ben de onun burada olmadığı zamanları onun gittiği ama benim gitmediğim yerlere giderek geçiriyorum. Ama kaleleri tek başıma gezmedim. Münih’ten Schwangau’ya giden otobüste yanıma oturan Çinli kız ve arkadaşına otobüsten inerken “Siz de mi kaleyi gezeceksiniz” dedim, “Evet” dediler, “Birlikte gezelim mi ben yalnızım da” dedim, “Olur tabii” dediler ve böylece tüm günü (dönüşte de aynı otobüsle dönüyormuşuz şansa) beraber geçirdik. Kızların sayesinde hem bütün gün tek başıma dolaşmaktan kurtulmuş oldum, hem iki yeni insanla tanışmış oldum ve (bence en önemlisi 🙂 ) bir sürü güzel fotoğraf çektirebildim rahatça 🙂
İşte böyle… Umarım Neuschwanstein ve Hohenschwangau Kaleleriyle ilgili işinize yarayacak bilgileri verebilmişimdir. Yine de gitmek isteyeniniz olursa her zaman yardımcı olurum efendim!
Yorum Yok