Karmakarışık duygularla veda ediyorum 2016’ya. Size de çok uzun gelmedi mi bu sene ve çok fazla hüzün, çok fazla kayıp yaşatmadı mı her birimize?
Mikro anlamda da makro anlamda da belki de millenium denilen o süslü 2000 senesine girişimizden bu yana en “tanımlanamaz” yıl buydu.
Hem dünyada hem ülkemizde ve ben eminim her birimizin hayatında bir sürü kayıp yaşattı bu sene. Bombalar patladı, kasırgalar oldu, savaşlar çıktı, gemiler battı, uçaklar düştü, askerlerimiz yakıldı, polislerimiz şehit edildi, yani sözün özü aklımıza gelip gelebilecek tüm kötü senaryolar birbir gerçekleşti, Azrail’in en çok mesai yaptığı sene bu sene oldu.
O yüzden genel olarak uğursuz olarak anımsayacağımız bu senenin bitimine iki gün kala bile insanlar her gün “bugün ne oldu, kimin başına ne geldi” kaygısıyla uyanıyor.
Aslında ne kadar safız. Sanki 31 Aralık gecesi saatler 23:59’dan 00:00’a döndüğünde sanki bir sihirli bir değnek değecek dünya denen bu gezegene ve tüm kötülükler birden yok olacak! Keşke olsa… Ama olmayacak, o bir dakikada koca bir yılı geride bırakacağız ama tüm yüklerimizi, dertlerimizi, sorunlarımızı, sıkıntılarımızı sırtımızda taşımaya devam edeceğiz. Maalesef… Ama insanız ya umut etmekten, güzel şeyler dilemekten, o bir dakikanın hayatımızda yepyeni bir sayfa açacağına inanmaktan da vazgeçmeyeceğiz.
2016 benim için de çok değişik bir sene oldu. En zorlusu, en sıkıntılısı diyeceğim ama ne bileyim geri dönüp bakınca aslında hemen her yıl beni yoracak, üzecek şeyler olmuştur, o yüzden artık hiçbir senemi ya da yaşımı “en …” diye tanımlamıyorum ben. 2016 zordu evet, yordu evet, çok ağladım evet, isyan ettim, küfrettim, yeter dedim, kimi zaman pes bile ettim evet; ama bir yanda da çok mutlu oldum, başarılı oldum, çok gezdim, bir sürü anı biriktirdim, sevdim sevildim.
Sevdiğim adam başka bir ülkede yaşamaya başladı, hayatımız düzenimiz planlarımız bambaşka bir şekle büründü bu yıl. Uzak ilişki yürütebilmeyi öğrenmekle geçti ilk aylarım. Kavuşacağımız zamanları planlayarak, özleyerek, bir araya geldiğimiz kısacık anların değerini bilerek, skypela facetimela yatıp kalkarak sınav verdik ikimiz de. İnsan gerçekten her şeye alışıyor. Bir kez daha teyit ettim sanırım bunu.
Yeni bir dil öğrendim, Almanca denen illete bulaştım mecburen. Bu sayede bir sürü güzel insanla tanıştım, kendime birazcık daha değer kattım. Bir sürü ülke bir sürü şehir gördüm. Arkadaşlarımla çok güzel günler yaşadım. Ailemle eskisine göre daha sık ve çok zaman geçirdim. Blogumla daha çok ilgilendim, daha çok okudum, daha çok yazdım, daha çok öğrendim.
Bir zamanlar hayalini bile kuramayacağım bir yerde, şahane bir evlenme teklifi aldım. Bambaşka bir ülkede yepyeni bir hayat kurmak üzerine temel inşa ettim yavaş yavaş. Hayal kırıklığına uğradığım da oldu evet ama kah kendim silkindim, kah etrafımdakiler ellerini uzattı, bir şekilde hep toparlandım, hep yoluma devam ettim.
2016’ya girerken yazdığım yeni yıl yazısında “2016’yı şu an bulunduğum koşullarda bitirmek istemiyorum” demiştim, ya yaşadığım şehri ya oturduğum evi ya da yaptığım işi değiştirmek istiyorum diye hedef koymuştum kendime. İki ay önce sorsanız birini bile gerçekleştireceğime dair umut taşımıyorken o bahsettiğim sihirli değnek benim hayatıma değdi sanırım. 2017’de üçü de gerçekleşecek. Tam anlamıyla yepyeni bir yıl olacak yani benim için.
İnsan yaş aldıkça hayattan daha az ama daha öz şeyler istemeyi öğreniyor sanırım. Ben de büyüdükçe o kadar az şey diler oldum ki hayattan. Yeni yıl bana ve kalbi iyi olan herkese önce sağlık, sonra mutluluk ve başarı getirsin
ve
Kendimize daha özsaygılı olduğumuz, kalbimizin sesini daha çok dinlediğimiz, rutini kırabildiğimiz, daha cesur olabildiğimiz, hayal kurmaktan çekinmediğimiz, para kazanmak için yaşamak yerine hayallerimizi yaşamak için para kazandığımız, daha çok sevdiğimiz, sevildiğimize şükrettiğimiz, yarının belki hiç olmayabileceğinin ayırdında olarak anı yaşayabildiğimiz, hayatımızda fazla ne varsa kurtulduğumuz, gerek eşya gerekse insan bize yük olan ne varsa taşımayı bıraktığımız bir yıl olsun.
Elveda 2016 ve Hoşgeldin 2017
1 Yorum Var
Mutlu yıllar…