Tatilimizin piyangodan çıkan ve en olaylı kısmına hoş geldiniz. En başından söyliyim de motivasyonunuz artsın, bu İtalya serimize ait sondan bir öneki yazı… Sizi daha fazla bıktırmayacağım. Şimdi Cenova ve Milano’yı anlatıp en yazımda Pisa’yla İtalya’ya ve size veda edip yeni rotamı planlama adımına geçiyorum canımslar…
Daha önce söylediğim gibi Cinque Terre tatilimiz için gidiş dönüş biletlerimizi Cenova üzerinden almıştık. Dönüş biletimiz 16 Temmuz 13:20 idi ve 15 Temmuz gecesi otel odasında valizlerimizi toplarken ülkede darbe girişimi oldu. Saatler boyunca bir elimizde telefonlarımız diğer elimizde bilgisayar ülkede neler olup bitiyor diye izleyip sevdiklerimizden haber almaya çalıştık. İşin kötüsü havaalanı kapatılmıştı ve yaklaşık 8 saat sonra uçağımız kalkmalıydı.
Kalkmadı… Kalkamadı… Cenova havaalanına gittiğimizde bizimle birlikte bir uçak dolusu Türk Hava Yolları yolcusunun Türk Hava Yolları ofisine doluştuğu ve uçağın ancak iki gün sonra kalkacağını öğrendik. Sağolsun törkiş airlayns bize ve diğer yolculara havaalanı otelinde iki gün konaklama sağladı ve maalesef ne geldiyse başımıza o otelde geldi…
Evet olanlar yukarıda anlattıklarımla sınırlı değildi. Cenova’da mahsur kaldığımız iki günden birinde Milano’ya gidelim dedik, öncesinde de hava alanında uçak biletlerimizle ilgili son işlemleri yapmamız gerekiyordu. Otelden çıkıp hava alanına gittik, orada Cenova oradan da trenle Milano… Milano’da bir günde gezilebilecek yerleri (ki Duomo Katedrali ve yanındaki über lüks mağazalarla dolu yer dışında pek de görülecek bir şey yok bence) gezdik, çok güzel bir mekanda birer içki içtik, sonra daaaa geri dönüş yoluna geçtik. Ancak geri dönüş yolunda fark ettik ki benimkinin pasaportu kayıp… Oteldedir ya en son masadaydı deyip kendimizi rahatlattık, sonra otele döndük ve nah oteldeydi… Saatlerce her yerde aradık. Cenova’daki tren istasyonunu, uğradığımız eczaneyi, havaalanını, otelin koridorlarını, odadaki yatakların altını, her yeri yani… Yoktu. Ve benim sevdiceğim yurtdışında yaşadığı ve çalıştığı için pasaportunun kaybolması demek çalışma ve oturma izninin de kaybolması demekti. Sıçmıştık!!!
Bundan sonraki yine yeni yeniden kamu spotu tadında bir yazıdır ki geçen de söylediğim gibi “Allahım senin benimle zorun ne ki ele güne bu tarz bilgilendirme yazıları yazdırmak için benim üzerimde garip deneyle uyguluyorsun, warum? why? por que?”
Yurtdışında pasaportunuz kaybolursa/çalınırsa en yakın polis karakolundan kayıp başvurusu yapın, aldığınız belge çok önemli, bulunduğunuz ülkeden o kağıt sayesinde çıkacaksınız çünkü. Eğer bulunduğunuz şehirde Türk Konsolosluğu varsa oraya gidip geçici pasaport alınabiliyormuş ancak maalesef İtalya’da bize en yakın konsolosluk Milano’daydı ve biz Milano’da fink fink gezerken pasaportun kayıp olduğundan habersizdik 🙁 Google, blog, ekşisözlük üzerinde yaptığımız araştırmalara göre pasaportun ve vizelerin fotoğraflarını ve fotokopileri yanında tutmak lazımmış. Ama onları da asıl çantanızda değil de (olur da asıl çantanız çalınırsa diye) başka bir yerde saklamalıymışsınız. Bulunduğunuz ülkeden çıkarken polisten aldığınız belge, uçak biletiniz ve geçerli bir kimlik belgesi göstermeniz gerekiyor ve o geçerli kimlik belgesi mümkünse nüfus kağıdınız olsun zira onlar ehliyeti kimlikten saymayabiliyorlar, ikna etmek için cüzdandaki tüm kartları çıkarıp olduğunuz kişi olduğunuzu kanıtlamaya çalışmak cidden stresli…
Özetle biz İtalya’dan güç bela çıktık, darbe girişiminin iki gün sonrası AHL ana baba günüyken güç bela ülkeye giriş yapabildik. Ancak o zamandan beri benimki çalıştığı yere geri dönemedi. Türkiye’de mahsur durumda.
Artık kötü niyetli insanların gözü nasıl kaldıysa tatilde paylaştığım fotoğraflarda, hemen nazar değdirdiler, son iki günde başımıza gelmeyen kalmadı. Kenafirler, fesatlar…
1 Yorum Var
Tiếng anh cho người đi làm
Tiếng anh cấp tốc
Luyện thi toeic tại hà nội
Tiếng anh cho người lớn tuổi
Tiếng anh cho người mới bắt đầu
Học tiếng anh tại hà nội
dạy tiếng anh cho doanh nghiệp