Yıllar
önce nerede okudum hatırlamıyorum ama şöyle bir tespite denk gelmiştim: Gerçek
arkadaş dişinde kalan maydanozu fark ettiği anda söyleyen kişidir. Bunu
söylemeyip sizin o şekilde devam etmenize göz yuman kişi ‘gerçek’ arkadaşınız
değildir.
önce nerede okudum hatırlamıyorum ama şöyle bir tespite denk gelmiştim: Gerçek
arkadaş dişinde kalan maydanozu fark ettiği anda söyleyen kişidir. Bunu
söylemeyip sizin o şekilde devam etmenize göz yuman kişi ‘gerçek’ arkadaşınız
değildir.
Ben bu
laftan çok etkilenmiştim. Zira benim en büyük korkularımdan biridir dişimde bir
şey varken konuşmak, gülmek ki zaten konuşmadığım, gülmediğim, ağzımın açık
olmadığı pek bir zaman yokken dişimdeki kocaman maydanozla ya da araya sıkışmış
sinsi susamla saf saf dolanmak istemem. Kendi kendimeyken cep telefonu
ekranımdan bin kez kontrol ederim ama arkadaşlarımlayken bir zahmet
söyleyiversinler di mi?
laftan çok etkilenmiştim. Zira benim en büyük korkularımdan biridir dişimde bir
şey varken konuşmak, gülmek ki zaten konuşmadığım, gülmediğim, ağzımın açık
olmadığı pek bir zaman yokken dişimdeki kocaman maydanozla ya da araya sıkışmış
sinsi susamla saf saf dolanmak istemem. Kendi kendimeyken cep telefonu
ekranımdan bin kez kontrol ederim ama arkadaşlarımlayken bir zahmet
söyleyiversinler di mi?
Yine
lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi gibi neden bunları anlatıyorsun diyebilirsiniz.
Size bir soru sormak istiyorum: Hayatınızdaki kaç kişi (aileniz hariç)
dişinizde kalan maydanozu fark eder etmez size söyler? Bu sayı ne kadar
fazlaysa o kadar “sizi gerçekten seven” insan biriktirmişsiniz demektir bence.
lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi gibi neden bunları anlatıyorsun diyebilirsiniz.
Size bir soru sormak istiyorum: Hayatınızdaki kaç kişi (aileniz hariç)
dişinizde kalan maydanozu fark eder etmez size söyler? Bu sayı ne kadar
fazlaysa o kadar “sizi gerçekten seven” insan biriktirmişsiniz demektir bence.
Son bir
yılda hayatımda gerçek arkadaşım dediğim insanlar bir bir gittiler hayatımdan.
Önce ‘kardeşim’ dediğim bambaşka bir insana dönüştü, uzaklaştı ve koptu benden.
Sonra diğer iki tanesi sessiz sedasız çekildiler hayatımdan. Neden diye çok
sorguladım kendimi? Hatta bir değil iki değil üç olunca bende bir problem var
diye düşünmeye başladım. Hiçbir zaman anlayıp dinlemeden ‘ben haklıyım, benim
dediklerim/düşündüklerim doğru’ tarzında bir insan olmadım. Hatalı olduğumu
düşünüyorsam zaten özür diledim, hatalı olmadığıma inanıyorsam da yine de ‘büyüklük
bende kalsın’ diye ilk adımı ben attım. Çünkü benim hayatımda önemli bir yere
sahipse bir kişi ve ona sevgim bitse bile saygımdan dolayı, bir zamanlar onunla
yaşadığımız güzel anlar ve biriktirdiğimiz güzel anılardan dolayı kırgınlığımın
nedenini söylerdim, öyle kabuğuma çekilip birilerinin bu kırgınlığımı
keşfetmesini beklemezdim.
yılda hayatımda gerçek arkadaşım dediğim insanlar bir bir gittiler hayatımdan.
Önce ‘kardeşim’ dediğim bambaşka bir insana dönüştü, uzaklaştı ve koptu benden.
Sonra diğer iki tanesi sessiz sedasız çekildiler hayatımdan. Neden diye çok
sorguladım kendimi? Hatta bir değil iki değil üç olunca bende bir problem var
diye düşünmeye başladım. Hiçbir zaman anlayıp dinlemeden ‘ben haklıyım, benim
dediklerim/düşündüklerim doğru’ tarzında bir insan olmadım. Hatalı olduğumu
düşünüyorsam zaten özür diledim, hatalı olmadığıma inanıyorsam da yine de ‘büyüklük
bende kalsın’ diye ilk adımı ben attım. Çünkü benim hayatımda önemli bir yere
sahipse bir kişi ve ona sevgim bitse bile saygımdan dolayı, bir zamanlar onunla
yaşadığımız güzel anlar ve biriktirdiğimiz güzel anılardan dolayı kırgınlığımın
nedenini söylerdim, öyle kabuğuma çekilip birilerinin bu kırgınlığımı
keşfetmesini beklemezdim.
Son 3,5
yılda hayatımı baştan yazmaya başladım ben, yeni dostluklar edindim, eskileri
tozlu raflara kaldırdım, bambaşka bir hayata yelken açtım. Dişimde kalan
maydanozu dakikasında söyleyecek insanlar biriktirdim bu sürede. İnişler
çıkışlar pek çok fırtınalı gün yaşadım belki ama yine de bu güzel insanlarla
çok güzel anıları paylaştım. Son bir yılda ise özellikle psikolojik olarak çok
yorulduğum bir dönem yaşıyorum, bilenler bilirler, bir kez daha anlatarak
acitasyon yapmayacağım ama gerçekten kendi adıma zorlu bir süreçten geçiyorum,
çok yoruluyorum, çok üzgün ve mutsuz günler geçiriyorum ve bu halimden kendim
bile çok sıkıldığım için başka kimseye anlatmıyor, içime kapanıyorum. Uzun
zamandır kimseyle dışarı çıkmıyorum, işyerindeki arkadaşlarım hariç kimseyle
konuşmuyorum. Kursu bıraktım, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor, tek istediğim
evime kapanıp film izlemek. Bazen ailemle konuşacak gücü bile bulamıyorum
kendime. Evet depresyon geçiriyorum, bunun da farkındayım. Geçici bir süreç
biliyorum, bunu da atlatacağım elbet ama ruhen taşıdığım yük ve yorgunluk çok
fazla.
yılda hayatımı baştan yazmaya başladım ben, yeni dostluklar edindim, eskileri
tozlu raflara kaldırdım, bambaşka bir hayata yelken açtım. Dişimde kalan
maydanozu dakikasında söyleyecek insanlar biriktirdim bu sürede. İnişler
çıkışlar pek çok fırtınalı gün yaşadım belki ama yine de bu güzel insanlarla
çok güzel anıları paylaştım. Son bir yılda ise özellikle psikolojik olarak çok
yorulduğum bir dönem yaşıyorum, bilenler bilirler, bir kez daha anlatarak
acitasyon yapmayacağım ama gerçekten kendi adıma zorlu bir süreçten geçiyorum,
çok yoruluyorum, çok üzgün ve mutsuz günler geçiriyorum ve bu halimden kendim
bile çok sıkıldığım için başka kimseye anlatmıyor, içime kapanıyorum. Uzun
zamandır kimseyle dışarı çıkmıyorum, işyerindeki arkadaşlarım hariç kimseyle
konuşmuyorum. Kursu bıraktım, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor, tek istediğim
evime kapanıp film izlemek. Bazen ailemle konuşacak gücü bile bulamıyorum
kendime. Evet depresyon geçiriyorum, bunun da farkındayım. Geçici bir süreç
biliyorum, bunu da atlatacağım elbet ama ruhen taşıdığım yük ve yorgunluk çok
fazla.
Bunca
şey varken bu kadar detaylı olarak canımın sıkkın olduğunu, mutsuz olduğumu,
her gece ağladığımı, düşünmekten uyuyamadığımı söylemiyorum, anlatmıyorum,
yazmıyorum, hep gülerek fotoğraflar paylaşıyorum diye ‘vur patlasın çal oynasın’
yaşıyorum sanıyorlar. Ha ‘elalem’ denilen o güçlü topluluk varsın öyle sansın
ama gerçek arkadaşım dediğin insanlar da öyle sanınca üzülüyorum. Halbuki beni
tanımalısın, bu kız uzun zamandır sessiz, bu kız uzun zamandır durgun, normal
değil diyebilmelisin di mi? Demiyorlar. Böyle denmediği gibi bir de ben
aramadım sormadım diye benden uzaklaşıyorlar, kırılıyorlar, küsüyorlar.
şey varken bu kadar detaylı olarak canımın sıkkın olduğunu, mutsuz olduğumu,
her gece ağladığımı, düşünmekten uyuyamadığımı söylemiyorum, anlatmıyorum,
yazmıyorum, hep gülerek fotoğraflar paylaşıyorum diye ‘vur patlasın çal oynasın’
yaşıyorum sanıyorlar. Ha ‘elalem’ denilen o güçlü topluluk varsın öyle sansın
ama gerçek arkadaşım dediğin insanlar da öyle sanınca üzülüyorum. Halbuki beni
tanımalısın, bu kız uzun zamandır sessiz, bu kız uzun zamandır durgun, normal
değil diyebilmelisin di mi? Demiyorlar. Böyle denmediği gibi bir de ben
aramadım sormadım diye benden uzaklaşıyorlar, kırılıyorlar, küsüyorlar.
Benim
Gül diye bir arkadaşım var mesela, Ankara’da yaşıyor. Yedi yıl önce aynı işe
başladığımızda iki ay kadar aynı odayı paylaşmıştık. Sonra işlerimize başladık,
sonra o istifa etti, önce başka bir şehre gitti, sonra da memleketi Ankara’ya.
Yedi yıllık arkadaşlığımız boyunca sanıyorum ki on kez yüzyüze görüşmemişizdir.
Genelde telefon, whatsapp. Ha o da öyle her gün değil ha, bazen bakarım da en
son yazışmamız üç dört ay önce. İkimiz de hayat koşturmasında yaşayıp
gidiyoruz. Ama bir araya geldiğimizde ya da birbirimizi aradığımızda asla ama
asla birbirimize sitem etmiyoruz. Aylar oldu sen beni aramadın, sormadın
demiyoruz. Saatlerce durmadan arayı kapatmak için konuşuyoruz ve dinliyoruz
birbirimizi. Yedi yılda çok az görüşsek de ikimiz de ihtiyacımız olduğunda
diğerinin işini gücünü bırakıp yanına koşacağının farkında. Ve bunun için her
gün birbirimize mesaj atmamız, ayda bir görüşmemize gerek yok.
Gül diye bir arkadaşım var mesela, Ankara’da yaşıyor. Yedi yıl önce aynı işe
başladığımızda iki ay kadar aynı odayı paylaşmıştık. Sonra işlerimize başladık,
sonra o istifa etti, önce başka bir şehre gitti, sonra da memleketi Ankara’ya.
Yedi yıllık arkadaşlığımız boyunca sanıyorum ki on kez yüzyüze görüşmemişizdir.
Genelde telefon, whatsapp. Ha o da öyle her gün değil ha, bazen bakarım da en
son yazışmamız üç dört ay önce. İkimiz de hayat koşturmasında yaşayıp
gidiyoruz. Ama bir araya geldiğimizde ya da birbirimizi aradığımızda asla ama
asla birbirimize sitem etmiyoruz. Aylar oldu sen beni aramadın, sormadın
demiyoruz. Saatlerce durmadan arayı kapatmak için konuşuyoruz ve dinliyoruz
birbirimizi. Yedi yılda çok az görüşsek de ikimiz de ihtiyacımız olduğunda
diğerinin işini gücünü bırakıp yanına koşacağının farkında. Ve bunun için her
gün birbirimize mesaj atmamız, ayda bir görüşmemize gerek yok.
Benim
Duygu diye de bir arkadaşım var, o da senelerce Ankara’da yaşadı, şu an
İstanbul’da Anadolu Yakasında yaşıyor, kocası Bursa’da yaşadığı için
haftasonları Bursa’ya gidiyor. Hafta içinde de işten çıkıp orta noktada
buluşmamız saat sekizi bulduğundan aynı şehirde yaşamamıza rağmen yılda iki kez
görüşüyoruz ancak. Duygu’yu da altı senedir tanıyorum. Altı yıldır onu da on
kez görmemiş olabilirim. Onun dışında da işyerinden mailleşiriz ayda bir,
whatsapptan arada bir yoklama yaparız, önemli haberleri yazarız falan. Bu
kadar. Ama ne o bana ne de ben ona hiçbir zaman sitem etmeyiz, kırılmayız,
neden aramadı benim bunca sıkıntım arasında diye darılmayız. Ve biliriz ki derdimiz olsa iş,i gücü bırakıp koşar bir diğeri…
Duygu diye de bir arkadaşım var, o da senelerce Ankara’da yaşadı, şu an
İstanbul’da Anadolu Yakasında yaşıyor, kocası Bursa’da yaşadığı için
haftasonları Bursa’ya gidiyor. Hafta içinde de işten çıkıp orta noktada
buluşmamız saat sekizi bulduğundan aynı şehirde yaşamamıza rağmen yılda iki kez
görüşüyoruz ancak. Duygu’yu da altı senedir tanıyorum. Altı yıldır onu da on
kez görmemiş olabilirim. Onun dışında da işyerinden mailleşiriz ayda bir,
whatsapptan arada bir yoklama yaparız, önemli haberleri yazarız falan. Bu
kadar. Ama ne o bana ne de ben ona hiçbir zaman sitem etmeyiz, kırılmayız,
neden aramadı benim bunca sıkıntım arasında diye darılmayız. Ve biliriz ki derdimiz olsa iş,i gücü bırakıp koşar bir diğeri…
Benim
Nazan diye bir dostum var, 2001 yılından beri hayatımda. En eski dostum.
Hayatımın en önemli 15 yılının tanığı. Dört yıl aynı lisede yediğimiz içtiğimiz
aynı gitmemiş bir şekilde geçirdikten sonra üniversitede yollarımız ayrıldı.
Aynı üniversiteye gitmemize rağmen az görüştük ama hep birbirimizin
hayatındaydık. Sonra ben İstanbul’a geldim, o da İskenderun’a gitti. Bambaşka
şehirlerde bambaşka hayatlar yaşıyoruz. Onunla da her daim mesajlaşmıyorum,
Eskişehirli olup İstanbul ve İskenderun’da yaşayan insanlar olup tatillerimizin
denk gelmesi imkansıza yakın zaten. Kırkta yılda bir Nazan’ın eğitimi olacak da
İstanbul’a gelecek ya da bayramda seyranda Eskişehir’de bir iki saat
görüşeceğiz falan. İkimiz de zor günler geçirip bu yaşımıza geldik, hala da
sıkıntılar yaşıyoruz ama kimse kimseye ‘sen beni arayıp sormuyorsun’ diye
bozulmaz. Kırılırsak dostluğumuza güvenerek söyleriz, konuşur ve tatlıya
bağlarız. Ama hiçbir zaman sessizliğe gömülüp diğer tarafın bunu keşfi için
beklemeyiz.
Nazan diye bir dostum var, 2001 yılından beri hayatımda. En eski dostum.
Hayatımın en önemli 15 yılının tanığı. Dört yıl aynı lisede yediğimiz içtiğimiz
aynı gitmemiş bir şekilde geçirdikten sonra üniversitede yollarımız ayrıldı.
Aynı üniversiteye gitmemize rağmen az görüştük ama hep birbirimizin
hayatındaydık. Sonra ben İstanbul’a geldim, o da İskenderun’a gitti. Bambaşka
şehirlerde bambaşka hayatlar yaşıyoruz. Onunla da her daim mesajlaşmıyorum,
Eskişehirli olup İstanbul ve İskenderun’da yaşayan insanlar olup tatillerimizin
denk gelmesi imkansıza yakın zaten. Kırkta yılda bir Nazan’ın eğitimi olacak da
İstanbul’a gelecek ya da bayramda seyranda Eskişehir’de bir iki saat
görüşeceğiz falan. İkimiz de zor günler geçirip bu yaşımıza geldik, hala da
sıkıntılar yaşıyoruz ama kimse kimseye ‘sen beni arayıp sormuyorsun’ diye
bozulmaz. Kırılırsak dostluğumuza güvenerek söyleriz, konuşur ve tatlıya
bağlarız. Ama hiçbir zaman sessizliğe gömülüp diğer tarafın bunu keşfi için
beklemeyiz.
Benim
böyle birkaç arkadaşım daha var. Tek tek yazıp daha fazla sıkmayayım sizi. Bu
kadar yazdım, sıkılmadıysanız, sabredip sonuna kadar okuduysanız zaten ana
fikri az çok anlamışsınızdır. Hepimizin hayatında inişler ve çıkışlar
olabiliyor, hepimizin bu dalgaları karşılama ve yönetme biçimi farklı farklı.
Kimimiz dışa dönüyoruz, kimimiz içimize kapanıyoruz. Hayat bize simsiyah
gelirken, en yakınlarımıza rengarenk geliyor bazen. Biz isyan ederken, en yakın
arkadaşlarımız güle oynaya fotoğraflar paylaşıyor, tatil yapıyor belki de. Birileri
bizi aramıyor diye, birileri bize mesaj atmadı diye o kişinin bizi artık “s*klemediği”
düşüncesine kapılmamak gerek di mi? Atalarımız boşuna dememişler, ‘Dağ dağa
küsmüş, dağın haberi olmamış’ diye. Birine kırgın olabiliriz, ihmal edildiğimizi
düşünüyor olabiliriz, daha fazla aranmak istiyor olabiliriz; ama inanın hayat
bunu karşımızdakinin kendi kendine keşfetmesini beklemek için çok kısa. Hele de
‘gerçek’ arkadaşım dediğiniz bir insansa, ona duyduğunuz saygıdan dolayı bari
konuşun. İnsanoğlunun konuşabilme ve düşünebilme yetisi işte tam bu yüzden var;
susup oturacaksak evrim diye bir şey olmasa da olurmuş di mi?
böyle birkaç arkadaşım daha var. Tek tek yazıp daha fazla sıkmayayım sizi. Bu
kadar yazdım, sıkılmadıysanız, sabredip sonuna kadar okuduysanız zaten ana
fikri az çok anlamışsınızdır. Hepimizin hayatında inişler ve çıkışlar
olabiliyor, hepimizin bu dalgaları karşılama ve yönetme biçimi farklı farklı.
Kimimiz dışa dönüyoruz, kimimiz içimize kapanıyoruz. Hayat bize simsiyah
gelirken, en yakınlarımıza rengarenk geliyor bazen. Biz isyan ederken, en yakın
arkadaşlarımız güle oynaya fotoğraflar paylaşıyor, tatil yapıyor belki de. Birileri
bizi aramıyor diye, birileri bize mesaj atmadı diye o kişinin bizi artık “s*klemediği”
düşüncesine kapılmamak gerek di mi? Atalarımız boşuna dememişler, ‘Dağ dağa
küsmüş, dağın haberi olmamış’ diye. Birine kırgın olabiliriz, ihmal edildiğimizi
düşünüyor olabiliriz, daha fazla aranmak istiyor olabiliriz; ama inanın hayat
bunu karşımızdakinin kendi kendine keşfetmesini beklemek için çok kısa. Hele de
‘gerçek’ arkadaşım dediğiniz bir insansa, ona duyduğunuz saygıdan dolayı bari
konuşun. İnsanoğlunun konuşabilme ve düşünebilme yetisi işte tam bu yüzden var;
susup oturacaksak evrim diye bir şey olmasa da olurmuş di mi?
Yine
neyle başladım, neyle bitiriyorum di mi? Çok doluydum, yazdım rahatladım.
Kafanızı şişirdim, kusura bakmayın. Dişinizdeki susamı maydanozu görür görmez söyleyen insanlarla dolsun etrafınız… Hadi kaçtım bebek J
neyle başladım, neyle bitiriyorum di mi? Çok doluydum, yazdım rahatladım.
Kafanızı şişirdim, kusura bakmayın. Dişinizdeki susamı maydanozu görür görmez söyleyen insanlarla dolsun etrafınız… Hadi kaçtım bebek J
3 Yorum Var
Arkadaşlık dediğin "az ama öz" seviyesinde olacak. Bence:)
Huzurlu günler dileğiyle, sevgiler…
kesinlikle katılıyorum… Sevgiler, iyi bayramlar 🙂
Tiếng anh cho người đi làm
Tiếng anh cấp tốc
Luyện thi toeic tại hà nội
Tiếng anh cho người lớn tuổi
Tiếng anh cho người mới bắt đầu
Học tiếng anh tại hà nội
dạy tiếng anh cho doanh nghiệp