Beni
tanıyanlar bilirler, popülariteye karşı aşırı bi önyargım vardır. İnsanların
ayıla bayıla izlediği dizileri izlemem (Bkz: Leyla ile Mecnun, İşler Güçler),
yine vizyona girdiği gün kendini sinemalara atan, sosyal medyadan “Allahım
başyapıttı, çok ağladık” gibi yorumlarla kusturan filmleri de izlemem (Bkz:
Babam ve Oğlum) ya da ne bileyim bazı yazarlarının kitaplarını ya hiç okumam ya
da elim gitmeye gitmeye okurum (Bkz: Orhan Pamuk, Elif Şafak).
tanıyanlar bilirler, popülariteye karşı aşırı bi önyargım vardır. İnsanların
ayıla bayıla izlediği dizileri izlemem (Bkz: Leyla ile Mecnun, İşler Güçler),
yine vizyona girdiği gün kendini sinemalara atan, sosyal medyadan “Allahım
başyapıttı, çok ağladık” gibi yorumlarla kusturan filmleri de izlemem (Bkz:
Babam ve Oğlum) ya da ne bileyim bazı yazarlarının kitaplarını ya hiç okumam ya
da elim gitmeye gitmeye okurum (Bkz: Orhan Pamuk, Elif Şafak).
Eminim
sizin de vardır böyle takıntılarınız ya da alışkanlıklarınız. Diyeceksiniz ki
Leyla ile Mecnun çok iyi dizidir çok şey kaçırıyorsun, öyle olabilir, itirazım
yok ama artık etrafımdaki herkesten bunu duyunca inanılmaz bir soğuma geliyor
bana. Elif Şafak’ın Aşk kitabını çıktıktan üç yıl sonra okumuştum sırf bu
yüzden ve itiraf ediyorum hayatım boyunca Orhan Pamuk okumadım. Yok elim
gitmiyor onun kitaplarına. Babam ve Oğlum filmi mesela, “ay bak izle ağlamaktan
ölürsün” diyenleri duydukça soğudum filmden, nitekim geldiğim noktada
televizyonda yayınlandığını gördüğümde bile izlemiyorum. İzlemem de.
sizin de vardır böyle takıntılarınız ya da alışkanlıklarınız. Diyeceksiniz ki
Leyla ile Mecnun çok iyi dizidir çok şey kaçırıyorsun, öyle olabilir, itirazım
yok ama artık etrafımdaki herkesten bunu duyunca inanılmaz bir soğuma geliyor
bana. Elif Şafak’ın Aşk kitabını çıktıktan üç yıl sonra okumuştum sırf bu
yüzden ve itiraf ediyorum hayatım boyunca Orhan Pamuk okumadım. Yok elim
gitmiyor onun kitaplarına. Babam ve Oğlum filmi mesela, “ay bak izle ağlamaktan
ölürsün” diyenleri duydukça soğudum filmden, nitekim geldiğim noktada
televizyonda yayınlandığını gördüğümde bile izlemiyorum. İzlemem de.
Neyse
şimdi diyeceksiniz ki yine neden anlatıyorsun bunları. İnanın bağladığım yeri
okuyunca siz de yuh artık diyeceksiniz. Şimdi efendim bundan üç dört yıl önce
hatırlarsanız “Grinin Elli Tonu” dalgası çıkmıştı (dalgası deyince yanlış
anlamayın hemen J) herkes
delice tapılası Christian Grey’in sadist seks hayatını okuyor, konuşuyordu.
Eminim sizler de o dalgaya kapılmıştınız. Kapılmayan tek dişi bendim o dönem
sanırım. D&R vitrinlerinde onun, bunun, şunun elli tonu kitaplarını görünce
arkama bakmadan kaçıyordum. Nitekim para verip de alıp o kitapları okumadım.
Hatta aramızda kalsın acaba az para vermek adına korsanlarını mı alıp okusam
diye düşünmedim değil. Sonra filmi çıktı, bari dedim filmini izleyeyim. Onu da
sinemada izlemedim ha, beklerim torrente düşmesini, indirdim izledim (Ay iki
cümle ardarda korsan aktivitelerimden bahsedince başıma bişe gelmesin) Yine izlemezdim belki ama Grey’i oynayan
Jamie Dornan için evi arabayı satıp kocayı boşayabileceğim için onun hatırına izledim evet. Ehh işte, erotik bi filmdi işte, abartmaya gerek yoktu. Ve konu kapandı gitti…
şimdi diyeceksiniz ki yine neden anlatıyorsun bunları. İnanın bağladığım yeri
okuyunca siz de yuh artık diyeceksiniz. Şimdi efendim bundan üç dört yıl önce
hatırlarsanız “Grinin Elli Tonu” dalgası çıkmıştı (dalgası deyince yanlış
anlamayın hemen J) herkes
delice tapılası Christian Grey’in sadist seks hayatını okuyor, konuşuyordu.
Eminim sizler de o dalgaya kapılmıştınız. Kapılmayan tek dişi bendim o dönem
sanırım. D&R vitrinlerinde onun, bunun, şunun elli tonu kitaplarını görünce
arkama bakmadan kaçıyordum. Nitekim para verip de alıp o kitapları okumadım.
Hatta aramızda kalsın acaba az para vermek adına korsanlarını mı alıp okusam
diye düşünmedim değil. Sonra filmi çıktı, bari dedim filmini izleyeyim. Onu da
sinemada izlemedim ha, beklerim torrente düşmesini, indirdim izledim (Ay iki
cümle ardarda korsan aktivitelerimden bahsedince başıma bişe gelmesin) Yine izlemezdim belki ama Grey’i oynayan
Jamie Dornan için evi arabayı satıp kocayı boşayabileceğim için onun hatırına izledim evet. Ehh işte, erotik bi filmdi işte, abartmaya gerek yoktu. Ve konu kapandı gitti…
Ta ki
yakınlarımdan biri yaz tatilinde Grey’in dünyasını keşfedip kitapları bir
solukta okuyup bana ballandıra ballandıra anlatana dek. Yani gözlerindeki o
ışığı bi Grey’i anlatırken bir de çocuklarını anlatırken gördüğüm için dedim
getir ya okuyayım. (Hem böylece para da vermezdim bir taşla iki kuş J) Grinin Elli Tonu’yla başladım, ki filmi izlediğim için hikayeyi biliyordum, pek bir sürpriz yaşamadım. Sonra ikinci kitaba
geçtim Karanlığın Elli Tonu’na. Şaka maka ben de baya hevesli bir şekilde
okuyordum, on günde ikinci kitap da bitecekti ve evet sevmiştim (ilginçtir,
ikilinin harika seks hayatı değildi beni cezbeden, düşündüğünüzün aksine).
Benim asıl vurulduğum nokta Christian’la Ana’nın birbirine olan aşkıydı. Yani
birbirlerine o kadar aşıklar ki ve okurken kalbinizde bunu o kadar net
hissediyorsunuz ki bence literatüre Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Romeo ve
Juliet gibi bu ikilinin de aşkı geçmeli, çok ciddiyim.
yakınlarımdan biri yaz tatilinde Grey’in dünyasını keşfedip kitapları bir
solukta okuyup bana ballandıra ballandıra anlatana dek. Yani gözlerindeki o
ışığı bi Grey’i anlatırken bir de çocuklarını anlatırken gördüğüm için dedim
getir ya okuyayım. (Hem böylece para da vermezdim bir taşla iki kuş J) Grinin Elli Tonu’yla başladım, ki filmi izlediğim için hikayeyi biliyordum, pek bir sürpriz yaşamadım. Sonra ikinci kitaba
geçtim Karanlığın Elli Tonu’na. Şaka maka ben de baya hevesli bir şekilde
okuyordum, on günde ikinci kitap da bitecekti ve evet sevmiştim (ilginçtir,
ikilinin harika seks hayatı değildi beni cezbeden, düşündüğünüzün aksine).
Benim asıl vurulduğum nokta Christian’la Ana’nın birbirine olan aşkıydı. Yani
birbirlerine o kadar aşıklar ki ve okurken kalbinizde bunu o kadar net
hissediyorsunuz ki bence literatüre Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Romeo ve
Juliet gibi bu ikilinin de aşkı geçmeli, çok ciddiyim.
Bu sabah
ikinci kitabı da bitirdim. – Spoiler olacak lütfen okumamış olanlar bu
paragrafı atlasın – Evlenme teklifi sahnesiyle Christian yine beni benden aldı.
Dün akşam serviste giderken helikopteri kaybolan Christian ve onun geri
gelmesini çaresizce bekleyen Ana’nın ruh halini okuduktan sonra bu sabah da evlenme teklifi sahnesiyle ikinci kitabı bitirince yüreğime taş oturdu resmen.
ikinci kitabı da bitirdim. – Spoiler olacak lütfen okumamış olanlar bu
paragrafı atlasın – Evlenme teklifi sahnesiyle Christian yine beni benden aldı.
Dün akşam serviste giderken helikopteri kaybolan Christian ve onun geri
gelmesini çaresizce bekleyen Ana’nın ruh halini okuduktan sonra bu sabah da evlenme teklifi sahnesiyle ikinci kitabı bitirince yüreğime taş oturdu resmen.
Bu kadar
çok sevmek ve karşılığında bu kadar çok sevilmek mümkün mü sürekli bunu düşünür
durumdayım. Zira bana gerçekten sadece kitaplarda ya da filmlerde olan bir olay
gibi geliyor bu eşitlik. Gerçek hayatta kimse sevildiği kadar sevmiyor ya da
sevdiği kadar sevilmiyor. Terazi hiçbir zaman eşitlenmiyor bence, hep bir taraf
daha ağır basıyor. Ve maalesef daha çok seven taraf bu dengesizliği görmezden
gelmeye çalışarak geçiriyor hayatını. Daha çok önemsediği için daha çok
kırılıyor, daha çok şey beklediği için yine daha çok hayal kırıklığı yaşıyor.
Aradan yıllar geçiyor ama bu dengesizlik değişmiyor.
çok sevmek ve karşılığında bu kadar çok sevilmek mümkün mü sürekli bunu düşünür
durumdayım. Zira bana gerçekten sadece kitaplarda ya da filmlerde olan bir olay
gibi geliyor bu eşitlik. Gerçek hayatta kimse sevildiği kadar sevmiyor ya da
sevdiği kadar sevilmiyor. Terazi hiçbir zaman eşitlenmiyor bence, hep bir taraf
daha ağır basıyor. Ve maalesef daha çok seven taraf bu dengesizliği görmezden
gelmeye çalışarak geçiriyor hayatını. Daha çok önemsediği için daha çok
kırılıyor, daha çok şey beklediği için yine daha çok hayal kırıklığı yaşıyor.
Aradan yıllar geçiyor ama bu dengesizlik değişmiyor.
Neden
böyle? Neden eşit olamıyor tüm denklemler? Neden hep bir taraf “daha”sını
verirken diğer taraf “az”la yetinmeye çalışıyor?
Kimse ‘bizde hepsi eşit’ diye karşı çıkmasın lütfen, itiraf edin ki bu böyle.
Hiçbirimiz Christian ve Ana gibi birbirimizi eşit derecede sevmiyoruz.
böyle? Neden eşit olamıyor tüm denklemler? Neden hep bir taraf “daha”sını
verirken diğer taraf “az”la yetinmeye çalışıyor?
Kimse ‘bizde hepsi eşit’ diye karşı çıkmasın lütfen, itiraf edin ki bu böyle.
Hiçbirimiz Christian ve Ana gibi birbirimizi eşit derecede sevmiyoruz.
Dün
ekşisözlükte ‘Yeni Aşık Olmuş Kişilere Tavsiyeler’ başlığında bence çok doğru
bir tespitle karşılaştım: Aşık olduğun kişinin 95% ihtimalle sana aynı derecede
aşık olmadığını bil.
ekşisözlükte ‘Yeni Aşık Olmuş Kişilere Tavsiyeler’ başlığında bence çok doğru
bir tespitle karşılaştım: Aşık olduğun kişinin 95% ihtimalle sana aynı derecede
aşık olmadığını bil.
Evet,
sanırım bu kabulle başlamalıyız bir ilişkiye. Çünkü ileride bu gerçekle
yüzleşip çok severken az sevilmenin yarattığı huzursuzlukla ya da az severken çok
sevilmenin yarattığı yükle baş etmek yerine en başında buna göre yola
çıkmalıyız heralde.
sanırım bu kabulle başlamalıyız bir ilişkiye. Çünkü ileride bu gerçekle
yüzleşip çok severken az sevilmenin yarattığı huzursuzlukla ya da az severken çok
sevilmenin yarattığı yükle baş etmek yerine en başında buna göre yola
çıkmalıyız heralde.
Ben
bugün üçüncü kitabı okumaya başlayacağım, Ana’yı delice kıskanarak sanırım bu
sefer evliliklerine şahit olacağım. Ay resmen bunalım…
bugün üçüncü kitabı okumaya başlayacağım, Ana’yı delice kıskanarak sanırım bu
sefer evliliklerine şahit olacağım. Ay resmen bunalım…
Hadi kaçtım bebek 🙂
3 Yorum Var
Hayat genellikle dengesizlik üzerine kurulu olduğu için de ilişkilerdeki denklemlerde eşit olmuyor. Yani her şey normal hayatın genel akışına göre:)
aslında çok haklısınız, hakikaten yin-yang gibi bütün hayat…
Tiếng anh cho người đi làm
Tiếng anh cấp tốc
Luyện thi toeic tại hà nội
Tiếng anh cho người lớn tuổi
Tiếng anh cho người mới bắt đầu
Học tiếng anh tại hà nội
dạy tiếng anh cho doanh nghiệp