İnsan
küçük şeylerle mutlu olabilmeli değil mi? Zira son on yılda sosyal dünyada
kendimize ve birbirimize pompaladığımız yegane mesaj hep bunun üzerine. Kuşun
kanat çırpmasından tutun da, metrobüste oturacak yer bulmaya kadar ufacık
şeylerden mutlu olabilmeliyiz aslında. Peki ne kadar yapabiliyoruz bunu?
Becerebiliyor muyuz gerçekten meyveli dondurma yerken şükredebilmeyi, pasparlak
bir havada gözlerimizi kısıp güneşe bakarken gülümsemeyi?
küçük şeylerle mutlu olabilmeli değil mi? Zira son on yılda sosyal dünyada
kendimize ve birbirimize pompaladığımız yegane mesaj hep bunun üzerine. Kuşun
kanat çırpmasından tutun da, metrobüste oturacak yer bulmaya kadar ufacık
şeylerden mutlu olabilmeliyiz aslında. Peki ne kadar yapabiliyoruz bunu?
Becerebiliyor muyuz gerçekten meyveli dondurma yerken şükredebilmeyi, pasparlak
bir havada gözlerimizi kısıp güneşe bakarken gülümsemeyi?
Sanırım
ben eskiden daha çok yapıyordum bunu, evime her gün girdiğimde derin bir ohh
çekiyordum falan. Ama son altı aydır yaşadığım heves kırıcı olaylardan dolayı
kırılgan hissediyorum ve ufak kıvılcımlar mutluluğumu alevlendirmeye yetmiyor
gibi. Mutsuz, ağlak ve huysuz bir insan olup çıktım sanki. 2016’yı şu an
bulunduğum koşullarda tamamlamak istemiyorum diye hedef koymuştum kendime,
bitime altı ay kala hedefime yaklaşamamış, bir arpa boyu bile yol gidememişim
gibi geliyor. Ot gibi yaşıyorum ruhen, zira bedenen oradan oraya uçan amaçsız
kör sinek gibiyim, hani yakalasan yakalayamazsın sinir bozucu bir şekilde
uçarlar ya, ben de öyle saf saf koşuşturuyorum oradan oraya.
ben eskiden daha çok yapıyordum bunu, evime her gün girdiğimde derin bir ohh
çekiyordum falan. Ama son altı aydır yaşadığım heves kırıcı olaylardan dolayı
kırılgan hissediyorum ve ufak kıvılcımlar mutluluğumu alevlendirmeye yetmiyor
gibi. Mutsuz, ağlak ve huysuz bir insan olup çıktım sanki. 2016’yı şu an
bulunduğum koşullarda tamamlamak istemiyorum diye hedef koymuştum kendime,
bitime altı ay kala hedefime yaklaşamamış, bir arpa boyu bile yol gidememişim
gibi geliyor. Ot gibi yaşıyorum ruhen, zira bedenen oradan oraya uçan amaçsız
kör sinek gibiyim, hani yakalasan yakalayamazsın sinir bozucu bir şekilde
uçarlar ya, ben de öyle saf saf koşuşturuyorum oradan oraya.
Ay topu
topu iki paragraf yazdım, yemin ederim ben kendimden soğudum siz bana nasıl tahammül ediyorsunuz
şaşırıyorum. Mesela ben sevgilimin sabrına hayranım, bazen öyle olumsuz, dünya
başıma yıkılmış modunda oluyorum ki, adam buna rağmen yılmadan benimle
konuşuyor. Arkadaşlarımı hiç söylemiyorum zaten, her gün aynı mızmızlıklarımı
bıkmadan dinliyor garibimler ya, haklarını ödeyemem. Gerçi gelin çiçeğini bana
atmayan adını vermeyeceğim yakın arkadaşımla gayet ödeştik sayabilirim
>.< O kadar da ayarlamıştık koordinatları, gitti kime attı yaaa!!!
topu iki paragraf yazdım, yemin ederim ben kendimden soğudum siz bana nasıl tahammül ediyorsunuz
şaşırıyorum. Mesela ben sevgilimin sabrına hayranım, bazen öyle olumsuz, dünya
başıma yıkılmış modunda oluyorum ki, adam buna rağmen yılmadan benimle
konuşuyor. Arkadaşlarımı hiç söylemiyorum zaten, her gün aynı mızmızlıklarımı
bıkmadan dinliyor garibimler ya, haklarını ödeyemem. Gerçi gelin çiçeğini bana
atmayan adını vermeyeceğim yakın arkadaşımla gayet ödeştik sayabilirim
>.< O kadar da ayarlamıştık koordinatları, gitti kime attı yaaa!!!
Neyse
yine de küçük şeylerle mutlu olabilme konusunda hala umudum var. Hemen size
içinizi ısıtacak bir hikaye anlatayım:
yine de küçük şeylerle mutlu olabilme konusunda hala umudum var. Hemen size
içinizi ısıtacak bir hikaye anlatayım:
8 yıl
önceydi, Tüyap’taki bilişim kongresi için İstanbul’a geldim, 11 yaşımdaki
Topkapı-Sultanahmet ve Tatilya üçlemeli okul gezisinden sonra hayatımdaki ilk ‘büyük
insan’ gelişim. Otobüsteyiz, Sapanca yolu üzerindeki üstgeçit McDonalds’ı görüyorum
ve adeta büyüleniyorum ama maalesef otobüsle olduğumuz için uğrayamıyoruz. 20
yaşındaki tıfıl kız için ölmeden önce yapılacak şeyler listesine giriveriyor o
üstgeçidin içinde olup alttan gelip giden arabaları izlemek… Bir yıl sonra
İstanbul’da çalışmaya başlıyorum ve o zamandan bu yana o yolu defalarca kullanıyorum.
Ama maalesef yine otobüsleyim ve yine uzaktan bakıyorum hayallerimin
üstgeçitine.
önceydi, Tüyap’taki bilişim kongresi için İstanbul’a geldim, 11 yaşımdaki
Topkapı-Sultanahmet ve Tatilya üçlemeli okul gezisinden sonra hayatımdaki ilk ‘büyük
insan’ gelişim. Otobüsteyiz, Sapanca yolu üzerindeki üstgeçit McDonalds’ı görüyorum
ve adeta büyüleniyorum ama maalesef otobüsle olduğumuz için uğrayamıyoruz. 20
yaşındaki tıfıl kız için ölmeden önce yapılacak şeyler listesine giriveriyor o
üstgeçidin içinde olup alttan gelip giden arabaları izlemek… Bir yıl sonra
İstanbul’da çalışmaya başlıyorum ve o zamandan bu yana o yolu defalarca kullanıyorum.
Ama maalesef yine otobüsleyim ve yine uzaktan bakıyorum hayallerimin
üstgeçitine.
Gel
zaman git zaman aradan öyle uzun zaman geçiyor ki mekan el değiştirip Burger
King oluyor. Aman olsun ne fark eder pavyon bile olsa ben oraya girip bi’tek
atmalıyım öyle bir yer yani bana göre. Sonra bir gün bir arkadaşımla hem de
özel araçla Abant’a gidiyoruz, dönüşte de bu hazin hikayemi dinleyen
arkadaşımla uğramaya niyetleniyoruz, ancaaak maalesef yanlış yerden İstanbul
yoluna çıkınca bir kez daha hayallerim suya düşüyor.
zaman git zaman aradan öyle uzun zaman geçiyor ki mekan el değiştirip Burger
King oluyor. Aman olsun ne fark eder pavyon bile olsa ben oraya girip bi’tek
atmalıyım öyle bir yer yani bana göre. Sonra bir gün bir arkadaşımla hem de
özel araçla Abant’a gidiyoruz, dönüşte de bu hazin hikayemi dinleyen
arkadaşımla uğramaya niyetleniyoruz, ancaaak maalesef yanlış yerden İstanbul
yoluna çıkınca bir kez daha hayallerim suya düşüyor.
Olmayacak
derken, vazgeçmek üzereyken, orayı uzaktan sevmek aşkların en güzeli derken geçen
Cuma günü, Ankara’dan dönerken bu hayalim gerçekleşiyor, sevgilim sağolsun
anlattığım bu hikayeden çok etkilenerek (biraz da “ye de sus be kadın” diye
düşünerek) üstgeçit Burger’da duruyor veeee beni o yarım saat için dünyanın en
mutlu insanı yapıyor.
derken, vazgeçmek üzereyken, orayı uzaktan sevmek aşkların en güzeli derken geçen
Cuma günü, Ankara’dan dönerken bu hayalim gerçekleşiyor, sevgilim sağolsun
anlattığım bu hikayeden çok etkilenerek (biraz da “ye de sus be kadın” diye
düşünerek) üstgeçit Burger’da duruyor veeee beni o yarım saat için dünyanın en
mutlu insanı yapıyor.
O
hamburger sanırım yediğim en lezzetli Burger King hamburgeriydi. Suratımda öyle
salak bir mutluluk vardı ki adam içinden “kimisi boğazda yemeğe bile burun
kıvırır, bizimki üstgeçit köşelerinde mutluluktan uçuyor” demiştir eminim. Ay
ama bak şu an bile o anı yaşadığıma bir kez daha mutlu oluyorum. Lacivert’te
yemek de neymiş!
hamburger sanırım yediğim en lezzetli Burger King hamburgeriydi. Suratımda öyle
salak bir mutluluk vardı ki adam içinden “kimisi boğazda yemeğe bile burun
kıvırır, bizimki üstgeçit köşelerinde mutluluktan uçuyor” demiştir eminim. Ay
ama bak şu an bile o anı yaşadığıma bir kez daha mutlu oluyorum. Lacivert’te
yemek de neymiş!
İşte
size küçük şey ve bundan delicesine mutlu olan bir kızın hikayesi. Ama bu kız bir
yandan da koca bir denizde bir sürü sorunla baş etmeye çalışıp, umutsuzluk
denizinde sürükleniyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu di mi? Teraziyim ya,
denge (!) benim göbek adım.
size küçük şey ve bundan delicesine mutlu olan bir kızın hikayesi. Ama bu kız bir
yandan da koca bir denizde bir sürü sorunla baş etmeye çalışıp, umutsuzluk
denizinde sürükleniyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu di mi? Teraziyim ya,
denge (!) benim göbek adım.
PS: Bir
kez daha bana bu mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim sevgilim. Ich liebe
dich <3
kez daha bana bu mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim sevgilim. Ich liebe
dich <3
PS 2: Fotoda da kendimle çelişiyorum, pek bi cool çıkmışım :p
Yorum Yok