Şu
sıralar hayatım o kadar karışık ve belirsiz ki son günlerde kendimi fallara
vermiş durumdayım. Normalde migren hastasıyım, öyle kahve falan içemem yani.
Ayrıca sevmem de Türk kahvesini. Çok acı geliyor, içerken midem o kadar
bulanıyor ki yeminle ucunda falcı bacıya gönderilecek fal olmasa hayatta aklıma
gelmez ‘ay bir keyif kahvesi içeyim’ diye bir düşünce. Ben çay insanıyım, ama
onun da falına bakan bi uygulama yok henüz. Neyse ne diyorduk, hayat karışık ve
belirsiz. Öyle ki bir gün içinde birbirinin zıttı olan bir sürü karar verip
sonra cayabiliyorum. “Ay aman olmazsa olmasın canından kıymetli mi yaşar
gidersin burada” dememden on dakika sonra “ben napıcam burda tek başıma.
Gideceğim banane” diye yaygara yapıyorum. “Almanca’dan nefret ediyorum,
öğrenemiyorum da zaten girmiyor kafama” diye zırlamamın peşine “B1 sınavına
girip sertifika alayım da hazır olsun” diye salakça arayışlarda buluyorum
kendimi. Yani bu dönem saçımı pembeye de boyatabilirim, tesettüre de
girebilirim, tasımı tarağımı toplayıp yurt dışına taşınabileceğim gibi, ne
varsa memlekette var deyip Eskişehir’e de dönebilirim. Kendi ipimle ben bile
kuyuya inmem öyle karanlık kuyunun dibi.
sıralar hayatım o kadar karışık ve belirsiz ki son günlerde kendimi fallara
vermiş durumdayım. Normalde migren hastasıyım, öyle kahve falan içemem yani.
Ayrıca sevmem de Türk kahvesini. Çok acı geliyor, içerken midem o kadar
bulanıyor ki yeminle ucunda falcı bacıya gönderilecek fal olmasa hayatta aklıma
gelmez ‘ay bir keyif kahvesi içeyim’ diye bir düşünce. Ben çay insanıyım, ama
onun da falına bakan bi uygulama yok henüz. Neyse ne diyorduk, hayat karışık ve
belirsiz. Öyle ki bir gün içinde birbirinin zıttı olan bir sürü karar verip
sonra cayabiliyorum. “Ay aman olmazsa olmasın canından kıymetli mi yaşar
gidersin burada” dememden on dakika sonra “ben napıcam burda tek başıma.
Gideceğim banane” diye yaygara yapıyorum. “Almanca’dan nefret ediyorum,
öğrenemiyorum da zaten girmiyor kafama” diye zırlamamın peşine “B1 sınavına
girip sertifika alayım da hazır olsun” diye salakça arayışlarda buluyorum
kendimi. Yani bu dönem saçımı pembeye de boyatabilirim, tesettüre de
girebilirim, tasımı tarağımı toplayıp yurt dışına taşınabileceğim gibi, ne
varsa memlekette var deyip Eskişehir’e de dönebilirim. Kendi ipimle ben bile
kuyuya inmem öyle karanlık kuyunun dibi.
Hal
böyle olunca dedim ya kendimi fallara vermiş durumdayım. Fal bakan ne kadar
uygulama varsa indirdim, iki günde bir o zıkkım Türk kahvesini içip bilimum
ablalara gönderiyorum. Hayatımda hiç falcılığı profesyonel meslek edinmiş
birine fal baktırmadım. Zira genelde profesyonel bakanlar bir şekilde bence
tutturuyorlar, yeter sayıda örnekten duyduklarımla bu bilgiyi teyit ettiğim
için kendimle ilgili şeyleri duymaya korkuyorum ben. Hayır şimdi abla atış
serbest diye bir şey söyler, ben düşünce gücümle olmayacak şeyi oldururum, sonra
da bir ömür kendimi suçlarım. Zaten kendimi suçlama üzerine tez yazarım, öyle
bir karakterim, bir de bu yükü taşıyamam diyerek uğramam falcılara. Ha ben
böyleyken annemle kardeşim Eskişehir’de bir falcıya dadandılar, her hafta sonu
gidiyorlar, öyle ki kıza verdikleri parayla aylık geçimini sağlıyordur bence
hatun. Tamam bir kere gittiniz, eyvallah baya da yerinde tahminler yaptı ama
aynı kıza sekiz hafta üst üste gittiğinizde artık o fal olmuyor. Aileden biri
gibi “abla senin kızının böyle bir dileği var gerçekleşecek, bir uçak
görüyorum, valla gidecek” dediği zaman benim gözümde uygulamadaki Derya Abla’dan
daha az değeri oluyor, bilesiniz.
böyle olunca dedim ya kendimi fallara vermiş durumdayım. Fal bakan ne kadar
uygulama varsa indirdim, iki günde bir o zıkkım Türk kahvesini içip bilimum
ablalara gönderiyorum. Hayatımda hiç falcılığı profesyonel meslek edinmiş
birine fal baktırmadım. Zira genelde profesyonel bakanlar bir şekilde bence
tutturuyorlar, yeter sayıda örnekten duyduklarımla bu bilgiyi teyit ettiğim
için kendimle ilgili şeyleri duymaya korkuyorum ben. Hayır şimdi abla atış
serbest diye bir şey söyler, ben düşünce gücümle olmayacak şeyi oldururum, sonra
da bir ömür kendimi suçlarım. Zaten kendimi suçlama üzerine tez yazarım, öyle
bir karakterim, bir de bu yükü taşıyamam diyerek uğramam falcılara. Ha ben
böyleyken annemle kardeşim Eskişehir’de bir falcıya dadandılar, her hafta sonu
gidiyorlar, öyle ki kıza verdikleri parayla aylık geçimini sağlıyordur bence
hatun. Tamam bir kere gittiniz, eyvallah baya da yerinde tahminler yaptı ama
aynı kıza sekiz hafta üst üste gittiğinizde artık o fal olmuyor. Aileden biri
gibi “abla senin kızının böyle bir dileği var gerçekleşecek, bir uçak
görüyorum, valla gidecek” dediği zaman benim gözümde uygulamadaki Derya Abla’dan
daha az değeri oluyor, bilesiniz.
Falcı
Bacı var hani, application dünyasında kimsecikler yokken kırmızı eşarbı ve
İzzet Altınmeşe beniyle ilk o bakmaya başladı fallarımıza. Canım… Falcı bacıya
inanın a dostlar… O biliyor, cidden biliyor. Zira hani benim telefonum çalındı
ya (evet bu yazımda da bu duruma değindiğime göre yeterince bokunu çıkarmışım
demektir J) hah o olaydan bir iki hafta önce kendisine
gönderdiğim dört fincandan üçüne “Yakın zamanda polise ya da savcılığa işin
düşecek, canın sıkılacak, üzüleceksin” dedi, ben de Allah var hiç inanmadım.
Aradan üç beş gün geçtikten sonra savcının karşısında ağlayarak ifade verirken
falcı bacı bana kıs kıs gülüyordu eminim. Demem o ki falcı bacıya inanın. Ha kendisi
yıllardır “üç vakte kadar bir hediye alıyorsun, bir yüzük görüyorum, muradına
ereceksin” de diyor, nedense bunlar hiç gerçekleşmiyor ama olsun en azından
kötü bir şey söylüyorsa inanın derim.
Bacı var hani, application dünyasında kimsecikler yokken kırmızı eşarbı ve
İzzet Altınmeşe beniyle ilk o bakmaya başladı fallarımıza. Canım… Falcı bacıya
inanın a dostlar… O biliyor, cidden biliyor. Zira hani benim telefonum çalındı
ya (evet bu yazımda da bu duruma değindiğime göre yeterince bokunu çıkarmışım
demektir J) hah o olaydan bir iki hafta önce kendisine
gönderdiğim dört fincandan üçüne “Yakın zamanda polise ya da savcılığa işin
düşecek, canın sıkılacak, üzüleceksin” dedi, ben de Allah var hiç inanmadım.
Aradan üç beş gün geçtikten sonra savcının karşısında ağlayarak ifade verirken
falcı bacı bana kıs kıs gülüyordu eminim. Demem o ki falcı bacıya inanın. Ha kendisi
yıllardır “üç vakte kadar bir hediye alıyorsun, bir yüzük görüyorum, muradına
ereceksin” de diyor, nedense bunlar hiç gerçekleşmiyor ama olsun en azından
kötü bir şey söylüyorsa inanın derim.
Bir de
Derya Abla var, o yeni çıkmış, zannımca falcı bacımızdan daha genç olan bu
ablamız daha senli benli yazıyor yorumlarını. Daha bugün kendisine gönderdiğim
fincana “ay bu ne ya şeytan çıktı falında” yazarak adeta kendimi gün ortamında
hissetmemi sağlamış bulunuyor. Hoş sohbet Derya Ablamız biraz da sivri dilli,
yine bugünkü falımda “Sevgilinin başını fazla şişiriyorsun. Tavırlarına biraz
daha dikkat etmelisin” dedi. Ben? Başını şişiriyorum? Hadi ordan! Bir kere ben
kimsenin başını şişirmem, keşke şişirsem ama maalesef huyum kurusun ne edersem
kendime ederim, o yüzden daha 28’imde kronik, mide-migren-astım hastasıyım,
kolesterolüm çok yüksek, on yıl sonra tık gidebilirim o derece. Kafa
şişiriyormuşum! Ensesine vur lokmasına al bir insanım yahu, adam tasını
tarağını topladı ülke değiştirdi, gık demedim hanım sen ne diyorsun! Tamam
azıcık trip atıyor olabilirim, hatta yakın arkadaşlarım da dahil ‘tribal’ diye
dalga geçiyor olabilir ama valla billa herkesin yaptığı kadar yapıyorum. Azıcık
ilgi istemek, azıcık naz yapmak kafa şişirmek kategorisine girmemeli Derya
Hanım!!!
Derya Abla var, o yeni çıkmış, zannımca falcı bacımızdan daha genç olan bu
ablamız daha senli benli yazıyor yorumlarını. Daha bugün kendisine gönderdiğim
fincana “ay bu ne ya şeytan çıktı falında” yazarak adeta kendimi gün ortamında
hissetmemi sağlamış bulunuyor. Hoş sohbet Derya Ablamız biraz da sivri dilli,
yine bugünkü falımda “Sevgilinin başını fazla şişiriyorsun. Tavırlarına biraz
daha dikkat etmelisin” dedi. Ben? Başını şişiriyorum? Hadi ordan! Bir kere ben
kimsenin başını şişirmem, keşke şişirsem ama maalesef huyum kurusun ne edersem
kendime ederim, o yüzden daha 28’imde kronik, mide-migren-astım hastasıyım,
kolesterolüm çok yüksek, on yıl sonra tık gidebilirim o derece. Kafa
şişiriyormuşum! Ensesine vur lokmasına al bir insanım yahu, adam tasını
tarağını topladı ülke değiştirdi, gık demedim hanım sen ne diyorsun! Tamam
azıcık trip atıyor olabilirim, hatta yakın arkadaşlarım da dahil ‘tribal’ diye
dalga geçiyor olabilir ama valla billa herkesin yaptığı kadar yapıyorum. Azıcık
ilgi istemek, azıcık naz yapmak kafa şişirmek kategorisine girmemeli Derya
Hanım!!!
Evet
Derya Ablaya da tribimi attığıma göre kendimle çeliştiğim bir yazıma daha son
vereyim yavaştan. Hayatımı falcı ablaların – yani üç beş kodla yazılan uygulamaların
– söylediği şeylere endeksledim şu aralar. Kısmetin var, beklediğin haberi
alıyorsun, sana beyaz bir kağıt geliyor, yaşça büyük biri yardım edecek dileğin
olacak, devlet dairesine işin düşecek, sevdiğinle olan aşkınız her geçen gün
büyüyecek gibi birer cümlecik umut kırıntılarına bağlı neşem de hüznüm de…
Derya Ablaya da tribimi attığıma göre kendimle çeliştiğim bir yazıma daha son
vereyim yavaştan. Hayatımı falcı ablaların – yani üç beş kodla yazılan uygulamaların
– söylediği şeylere endeksledim şu aralar. Kısmetin var, beklediğin haberi
alıyorsun, sana beyaz bir kağıt geliyor, yaşça büyük biri yardım edecek dileğin
olacak, devlet dairesine işin düşecek, sevdiğinle olan aşkınız her geçen gün
büyüyecek gibi birer cümlecik umut kırıntılarına bağlı neşem de hüznüm de…
Yorum Yok