Bakın
canımslar beni kaç yıldır okuyorsunuz ve biliyorsunuz ki tek sayı ile biten
yıllarda hayatımda güzel gelişmeler olurken çift sayı ile biten yıllarda burnum
hep boka batıyor. Ve bilin bakalım bu yıl neyle bitiyor? Bildiniz: çift sayı…
canımslar beni kaç yıldır okuyorsunuz ve biliyorsunuz ki tek sayı ile biten
yıllarda hayatımda güzel gelişmeler olurken çift sayı ile biten yıllarda burnum
hep boka batıyor. Ve bilin bakalım bu yıl neyle bitiyor? Bildiniz: çift sayı…
Perşembenin
gelişi çarşambadan bellidir hesabı bu sefer 2015’in sonlarında hissettirmişti
zaten 2016’nın çok zor bir yıl olacağını. Tabii ki yanılmadık. Kasım ayından
beri başıma gelenleri dizi senaryosu yapsalar Game of Thrones’tan fazla izlenir
olur, Bihter Ziyagil’i unuttururdum sizlere ama yapımcılar kaybettiler, benim
hayatımın saçmalıklarına da sadece yakınımdakiler şahit oldu.
gelişi çarşambadan bellidir hesabı bu sefer 2015’in sonlarında hissettirmişti
zaten 2016’nın çok zor bir yıl olacağını. Tabii ki yanılmadık. Kasım ayından
beri başıma gelenleri dizi senaryosu yapsalar Game of Thrones’tan fazla izlenir
olur, Bihter Ziyagil’i unuttururdum sizlere ama yapımcılar kaybettiler, benim
hayatımın saçmalıklarına da sadece yakınımdakiler şahit oldu.
Ünlü
Türk düşünürü Serdar Ortaç’ın bir menkıbesinde söylediği üzere “Hayat beni neden
yoruyosun?” diye isyan ede ede ağlamalarımı mı sayayım, kesemin dibine
yaklaştığım anları mı sayayım, savcılıkta ifade verip koskoca savcıyı canından
bezdirmemi mi anlatayım, yoksa en yakınım dediğim dostlarımdan yediğim kazığın
ölçüsünü mü vereyim! Bakın sevgilimin gurbet ellere yerleşerek beni hayali
Helgalarla zihinsel kavgalara atması, kavuşamama senaryoları yazarak Oscar
aldırması, asker yolu bekler gibi şafak saydırmasını söylemedim bile…
Türk düşünürü Serdar Ortaç’ın bir menkıbesinde söylediği üzere “Hayat beni neden
yoruyosun?” diye isyan ede ede ağlamalarımı mı sayayım, kesemin dibine
yaklaştığım anları mı sayayım, savcılıkta ifade verip koskoca savcıyı canından
bezdirmemi mi anlatayım, yoksa en yakınım dediğim dostlarımdan yediğim kazığın
ölçüsünü mü vereyim! Bakın sevgilimin gurbet ellere yerleşerek beni hayali
Helgalarla zihinsel kavgalara atması, kavuşamama senaryoları yazarak Oscar
aldırması, asker yolu bekler gibi şafak saydırmasını söylemedim bile…
Neyse
efendim, tabii sevgili takipçilerim bunların ve buraya yazamadığım bir yığın
olumsuz ve karamsar gerçeğin farkında olmadıklarından hayatımı çok renkli
olarak görüyorlarmış. Tamam itirazım yok, bok sarısı da yeni dönem hardal
sarısı olarak renk skalamızda yer alıyor ama millet beni “disko disko partizani”
diye nerde akşam orda sabah takılıyorum sanıyormuş. Evet son altı ay içinde önce
İspanya’ya sonra Almanya’ya sonra Hollanda’ya gitmiş, Türkiye’de de bir sürü
konsept doğum günü partisi düzenlemiş olabilirim ama bu renkli bir hayatım
olduğunu göstermiyor. Mesela Yeşilçam konseptli partimizin sadece 6 saat öncesinde
sağlık sıkıntılarım yüzünden ünite ünite kan verdiğimi, halsizlikten kolumu
kaldıramadığımı bilmiyorsunuz. Almanya’dan dönerken, sevgilimden ayrılırken
bütün seyahat boyunca ağladığımdan da haberiniz yok. Amsterdam’dan döndükten
sadece bir hafta sonra yepisyeni telefonumun çalındığını biliyorsunuz onu da
ben söyledim diye :p
efendim, tabii sevgili takipçilerim bunların ve buraya yazamadığım bir yığın
olumsuz ve karamsar gerçeğin farkında olmadıklarından hayatımı çok renkli
olarak görüyorlarmış. Tamam itirazım yok, bok sarısı da yeni dönem hardal
sarısı olarak renk skalamızda yer alıyor ama millet beni “disko disko partizani”
diye nerde akşam orda sabah takılıyorum sanıyormuş. Evet son altı ay içinde önce
İspanya’ya sonra Almanya’ya sonra Hollanda’ya gitmiş, Türkiye’de de bir sürü
konsept doğum günü partisi düzenlemiş olabilirim ama bu renkli bir hayatım
olduğunu göstermiyor. Mesela Yeşilçam konseptli partimizin sadece 6 saat öncesinde
sağlık sıkıntılarım yüzünden ünite ünite kan verdiğimi, halsizlikten kolumu
kaldıramadığımı bilmiyorsunuz. Almanya’dan dönerken, sevgilimden ayrılırken
bütün seyahat boyunca ağladığımdan da haberiniz yok. Amsterdam’dan döndükten
sadece bir hafta sonra yepisyeni telefonumun çalındığını biliyorsunuz onu da
ben söyledim diye :p
Sözün
özü, her şey toz pembe değil be canımslar. Ben son dokuz ayda önce en yakın
dostumu kaybettim, nedensiz yere bambaşka bir insana dönüştü ve tüm ilişkimiz
koptu gitti. Kardeşim dediğim insan el oluverdi minicik bir zaman diliminde. O
kaybı atlatamadan sevgilim gitti. Tam her şey yoluna girdi demişken hayatım bir
kez daha alaşağı oldu. -Derme çatma da olsa yeniden inşa ettiğim dünyam yine yıkıldı. Ummadığım
insanlardan ummadığım şeyler duydum, ummadığım şeylere maruz kaldım. Geceleri
tek başıma ağlarken tek renk siyahtı.
özü, her şey toz pembe değil be canımslar. Ben son dokuz ayda önce en yakın
dostumu kaybettim, nedensiz yere bambaşka bir insana dönüştü ve tüm ilişkimiz
koptu gitti. Kardeşim dediğim insan el oluverdi minicik bir zaman diliminde. O
kaybı atlatamadan sevgilim gitti. Tam her şey yoluna girdi demişken hayatım bir
kez daha alaşağı oldu. -Derme çatma da olsa yeniden inşa ettiğim dünyam yine yıkıldı. Ummadığım
insanlardan ummadığım şeyler duydum, ummadığım şeylere maruz kaldım. Geceleri
tek başıma ağlarken tek renk siyahtı.
2016 hayatımdaki
en değişik yıllardan beri. İlk defa bu yılın sonunda nasıl bir hayatım olacak,
nerede olacağım bilmiyorum. Belki bugünkü koşullarla aynı olur her şey, belki
de dünyanın bambaşka bir yerinde kendime yeni bir hayat kuruyor olurum. Belki
de hayatta bile olmam bilemeyiz sanki hiç göçmeyecekmiş gibi yaşıyoruz ya
küstahça. Belki çok mutlu olurum belki de yine mi be diye ağlarım. Bilmiyorum.
Ve inanın belirsizliğin rengi gökyüzü mavisi değil…
en değişik yıllardan beri. İlk defa bu yılın sonunda nasıl bir hayatım olacak,
nerede olacağım bilmiyorum. Belki bugünkü koşullarla aynı olur her şey, belki
de dünyanın bambaşka bir yerinde kendime yeni bir hayat kuruyor olurum. Belki
de hayatta bile olmam bilemeyiz sanki hiç göçmeyecekmiş gibi yaşıyoruz ya
küstahça. Belki çok mutlu olurum belki de yine mi be diye ağlarım. Bilmiyorum.
Ve inanın belirsizliğin rengi gökyüzü mavisi değil…
Bu yıl
detoks yılı… Beni üzen, kıran kim varsa ve ne varsa çıkarıyorum hayatımdan.
Çıkaramıyorsam da amiyane tabirle “iplememeyi” öğretiyorum kendime. Kendimle
övünmek değil amacım ama ben ince düşünceli bir insanım, kimsenin kalbini
kırmamaya, sevdiklerimi mutlu etmeye önem veririm. Ama hep veren taraf olmak bu
yıl bunca yükümün arasında artık zor geliyor. Ben düşünceli davranmama rağmen
benim hayatımı önemsemeyen, bir mesajı bile esirgeyen, hep isteyen hiç vermeyen
insanların hayatımdaki yeri fiziken devam etse bile kafa olarak sonlanmış
durumda. Çünkü artık yoruldum. Kelin kendine sürmeye bile merhemi yok!
detoks yılı… Beni üzen, kıran kim varsa ve ne varsa çıkarıyorum hayatımdan.
Çıkaramıyorsam da amiyane tabirle “iplememeyi” öğretiyorum kendime. Kendimle
övünmek değil amacım ama ben ince düşünceli bir insanım, kimsenin kalbini
kırmamaya, sevdiklerimi mutlu etmeye önem veririm. Ama hep veren taraf olmak bu
yıl bunca yükümün arasında artık zor geliyor. Ben düşünceli davranmama rağmen
benim hayatımı önemsemeyen, bir mesajı bile esirgeyen, hep isteyen hiç vermeyen
insanların hayatımdaki yeri fiziken devam etse bile kafa olarak sonlanmış
durumda. Çünkü artık yoruldum. Kelin kendine sürmeye bile merhemi yok!
Öte
yandan öyle insanlar var ki en yakınlarım bile “noldu” diye sormazken canımın
sıkkınlığını görüp kayıtsız kalmayan, mesajla ya da basit bir instagram
yorumuyla yanımda olduklarını hissettiren. Bu hayatta güzel insanlar da çok ve benim
de etrafımda varlarmış, ne mutlu bana.
yandan öyle insanlar var ki en yakınlarım bile “noldu” diye sormazken canımın
sıkkınlığını görüp kayıtsız kalmayan, mesajla ya da basit bir instagram
yorumuyla yanımda olduklarını hissettiren. Bu hayatta güzel insanlar da çok ve benim
de etrafımda varlarmış, ne mutlu bana.
Kendimi
manevi olarak rahatlatmaya, ruhuma su serpmeye çalıştığım şu günlerde Şems’in
en sevdiğim sözüyle bitireyim yazımı: “Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur
diye korkma. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden güzel olmadığını!”
manevi olarak rahatlatmaya, ruhuma su serpmeye çalıştığım şu günlerde Şems’in
en sevdiğim sözüyle bitireyim yazımı: “Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur
diye korkma. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden güzel olmadığını!”
Rengarenk
kalın…
kalın…
6 Yorum Var
hadi inşallah 🙂
hadi inşallah 🙂
Son cümleniz olağanüstü idi.
keşke benim olsa :)))
Okudukça nedense çok yakın hissettim kendimi sana, 2013 yılı benim için aynen senin tariff ettiğin gibiydi. Dışardan kimse anlayamazdı belki ama hayatımın üzerinden sanırsın "dozer" geçti. işim, sevgilim, dostlarım, arkadaşlarım, güvendiklerim, inandıklarım hepsi ama hepsi anlaşmış gibi ya terketti beni ya gitmeye zorladı.
geçen üç yılın sonunda şunu diyebilirim ki, altı üstünden cidden daha güzel 🙂 Merak etme herşey geçecek, ayrıca dertlendikçe bence gel buraya not düş yanında hiç ummadığın dostlar bulacağına güvenebilirsin 🙂
benim gibi hissedenler, benzer şeyler yaşayanlar olduğunu bilmek güzel…