Çocukken yedi sene futbol oynamış, sonra eğitimi seçip yeteneğini tepmiş, sonra da aktif olarak daha kızsal sporlar yapmış bir insan olarak yıllardır böyle bir yazı yazmamış olmanın özürlerini sunuyorum sizlere öncelikle. Ama her şeye olduğu gibi buna da tabii ki bir cevabım var: Zira salon sporları dışında pilates, diren., kuvvet egzersizlerini hep evde yapıyordum. Ama geçen ağustos ayında hayatımda ilk kez spor salonuna yazıldım. Ve oradaki garip dünyayı sizlerle paylaşmayı kendime bir borç bildim. İşte maddeler halinde spor salonu gerçekleri…
1 – Vücut Ölçümü
Kayıt olmanızın ardından spor salonunda var olabilmeniz için olmazsa olmaz adım. Çıkıyorsunuz baskül benzeri bir alete, ellerinizi iki tane tutacak veriyorlar, alışveriş fişi gibi bir fişle öğreniyorsun vücudundaki yağı, kası falan. Tabii ki ben de yaptırdım. Ama yaptırmaz olaydım, neymiş 49 kiloluk 165 cmlik vücudumda %20 yağ varmış efendim, yani vücudumun 10 kilosu yapmış ve bunun yarısı sadece karnımdaymış. Soğukkanlılıkla bunları söyleyen spor hocası bozuntusuna açıp dümdüz karnımı göstererek ‘Siz bu karında 5 kg yağ mı var diyorsunuz şimdi?’ diye sormuşluğum onun da ‘ıhhmm şey karın derken üst gövdenin tamamından bahsediyoruz’ diye geri vites yapmışlığı vardır. Sen kimsin de benim Victoria’s Secret mankeni gibi karnıma 5 kilo yağ var dersin! Adam gibi söyle iç organ yağları, ne bileyim göğüsler falan da dahildir bu orana diye. Karın deme ama karın konusunda hassasım!
2 – Spor Salonu Turu
Ölçümün ardından yaptırılan ve spor aletlerinin nasıl çalıştığını, spor salonundaki alanların nasıl kullanıldığını gösteren maksimum beş dakika süren adım. Tamam bazı ultra ultra lüks salonlarda beş dakika sürmeyebilir ama ben ultra ultra lüksün zincir dükkanlarından birine kayıt olmuştum, benimki beş dakika sürdü. ‘Salonumuz aletlerin bulunduğu kısım, serbest çalışma alanı, grup dersi salonları ve testosteron bölgesinden oluşmaktadır’ Evet, adı bu olmasa da spor salonlarında ağır testosteron içeren, Demirland diye adlandırabileceğimiz erkek egemen bir bölge var ve bir kadın olarak 5 metre yaklaşmamanız gereken bir yer, mazallah bıyığınız çıkar, göğüsleriniz içine kaçar, gördüğünüz kızlara hallenmeye başlarsınız, aman diyim!! Bence Demirland’deki adamlar 10 yıldır falan oradalar, unutulmuşlar orada. Gece gündüz sürekli halter kaldırıp birbirlerine stereoidle şişirdikleri kol kaslarını sergiliyorlar. Hayır hiç de seksi değiller, bir kere Naim Süleymanoğlu gibi kaslı tipleri kadınlar hiç beğenmez, kas dedin mi Kerem Bursin, Kıvanç Tatlıtuğ gibi olacak. Baklavaya da ok’yiz ama Hulg Hogan gibi olunca hiç çekici olmuyorsunuz.
3 – Koşu Bandı
Spora yazıldıysan bu aletin üzerinde koşmayanı dövüyorlar. Yıllarca önüne tavşan görmüş tazı gibi dili dışarıda o bant üzerinde koşanları eleştirmişimdir ama ben de yaptım itiraf ediyorum. Astımım nedeniyle koşmadım ama 7,5 km/s hız ile tempolu yürüdüm, ölümüne terledim. Ha bence gereksiz bir aktivite, orada hiçbir kasımın gelişmediğine dair yemin edebilirim. Bir bok yapmıyosun ki öyle mal mal yürüyorsun. Çık açık havada yürü, bir durak önce in yürü, markete git ne bileyim hatta evin içinde on tur yürü valla bence daha makbul. Şimdi sporseverler celallenmeyin, vay efendim koşu bandında da kalori yakılır, şu kaslar çalışır diye. Biliyoruz heralde ama yok dizinde menisküs yapmak dışında hiçbir hikmeti yok. Ha böyle diyorum 100 kez gittiysem 90’ında yarım saate yakın yürümüşümdür, heat up amaçlı. Ama poponun arka sıradaki erkeklerce rahatlıkla dikizlendiği spor aktivitesi olarak buraya yazabiliriz.
4 – Salon dersleri
Tüm dişileri içinde barındıran, genellikle yakışıklı spor hocaları tarafından verilen canım dersler. Pilates, fit dance, aerobic step, body fit gibi pek çok sınıf var, ama yetişebilirsen, yer bulabilirsen! Zira kadınlar walking dead gibi birbirini parçalayacak mat kapıp kendine yer seçerken. Hadi yer buldun diyelim, hocayı görebilmek için boyun fıtığı olmamak için kertenkele gibi gözlere sahip olman gerek. Fitdance bildiğin zumba, iki yılını zumbaya vermiş bir insan olarak tabii ki en çok eğlendiğim ve sınıfın en yeteneklisi olarak sivrildiğim ders. Kilo vermekse amacınız bu derslere gideceksiniz zaten, nabzınız nasıl yükselecek yoksa. No pain no gain demişler. Topun üzerinde terlemeden etmeden muhtemelen yanlış yaptığın hareketlerle fazla kilolarından kurtulamazsın benden söylemesi. Bir de böyle diyorum diye benden nefret etmeyin, tamam mı?
5 – Ayna Karşısında Selfie Çekmek
Yoğunlukla dişilerde görünen ama bazen stereoidden beyin hücrelerini yitirmiş eril cinsin de yapabildiği aktivite. Bu selfie için bir adet -tercihen- son model bir akıllı telefon, çarpıcı bir telefon kabı, bir adet kulaklık. Çok terliyorum imajı vermek istiyorsanız da boyna bir havlu atılabilir. Poz verirken dikkat edilmesi gerekenler, vurgulamak istediğiniz bölgeye göre değişir. Selfiede poponuza yakın kısmın tıklanarak like almak istiyorsanız beli kırıp popoyu dışarı çıkarmalı, göğüslerinizi ön plana çıkarmak istiyorsanız telefonu memelerinizin önünde tutmamalı, ya suratınız seviyesinden ya da karın seviyesinden fotoğrafı çekmelisiniz. Ayrıca mata oturup bir dirseği pilates topuna yaslamak, cycling, body fit gibi anandan emdiğini burnundan getiren sporlar sonrası terli suratı içeren herhangi bir uzuv vurgusundan uzak pozlar da mevcuttur. Eril cinsimiz genelde üstsüz çekindiği için onlar için pek bir tavsiyem yok açıkçası.
6 – Spor Hocaları
Bu güruha hoca deyip dememek arasında hep kararsız kalmışımdır. Zira en büyüğünün benden beş yaş küçük olduğu dünyada pek de ciddiye alasım gelmiyor bebeleri. Spor Akademisi mezunu olsalar neyse de kimisi okuyor, kimisi de kişisel ilgisi nedeniyle birkaç sertifika alıp hocalık yapıyor. Genelleme yapmak istemiyorum ama karşılaştıklarımın çoğu acemi. Pointle flex arasındaki farkı bilmeden pilates yaptıranını gördü bu bünye. Erkek hocalar bir beden küçük giydikleri tişörtleriyle kaslı vücutlarını sergileyip kızlarla muhabbete, kadın hocalar da sahip oldukları aşırı ince bel ve yuvarlak popolarına imrendirmeye geliyor bence. Nedense ben öyle hissediyorum. Gerçekten sporu sevdiği için, okulunu okuyup bütünüyle bildiği için bu işi yapan az bence.
Sanırım tüm maddeler tamam, artık spor salonunun bir üyesi olarak, bir yıllık üye olup, ardından yüzlerce liralık spor kıyafeti alışverişi yapıp bir ay gidip kalan on bir ay için üyeliğinizi ölüme terk edebilirsiniz. Move!
2 Yorum Var
Hahahah yine dagitmisin ortalığı ve twkrar eline sağlık ) isin civisi çıktı tamamen para tuzağı ne yazık ki 🙂
bana katılmana sevindim bezelye 🙂