Yeni bir yıla girdik, hepimiz 23:59:50’den itibaren 10’dan geriye doğru saydık ve sıfıııır diye bağırıp en yakınımızdakine sarılıp sanki o bir saniyede hayatımız değişmişçesine mutlu olduk. Aslında ne garip di mi, her şey aynı olmasına rağmen kısa bir anlığına bile olsa safça mutlu ve umutlu olmak…
Keşke o kısa anı uzatabilsek, tüm yıla yayabilsek, her yeni günde yaşayacağımız her anın güzelliklerle dolu olduğu masalına inandırabilsek kendimizi. Masallar hep mutlu sonla biter, herkes sonsuza dek mutlu yaşar ya, biz de sonsuza dek mutlu ve umutlu yaşasak…
Umut… Şu sıralar umutlu olmayı mutlu olmaktan daha ister oldum nedense. Size farkı yokmuş gibi gelebilir ama bence geleceğe dair umudu olan insan mutlu olabilir. Biri birini doğurur, sıralanmış domino taşlarında umut en başta durur. “Her şey güzel olacak” gibi çok basit ama bir o kadar da içi dolu cümlenin temelidir umut. Yarının, yarınların bugünden daha iyi olacağına inanmak, yaşadığın kötü günlerin geçeceğini bilmek ve isyan etmemek, hepsinin hamuru umutla yoğrulmuştur bana göre.
Belki de bu yüzdendir ben bu yıl ‘sıfıııııır’ diye sevinç içinde sevdiklerime sarılırken 2016’da daha umutlu olabilmeyi diledim. Her gün yataktan kalktığımda içimde umut olsun istedim. Geçireceğim günün, haftanın, ayların ve bütün bir yılın umut ettiklerimi getirmesini umarak girdim yeni seneye.
Çünkü ben umutlu bir kızdım aslında, ne kadar daralsam bunalsam bile, bataklıklarda dibe çekilsem bile hep güzel günlerin elbet geleceğinden emin bir halde yaşadım hayatımı. Güzel günler en nihayetinde hep geldi. Her dibe vuruşumda bir çıkış yaşadım, ne kadar ağladıysam o kadar güldüm, ne kadar kaybettiysem misliyle kazandım. Evet şu an pek çoklarından daha az başarılı, daha az diplomalı, daha az etiketli, daha az paralı olabilirim, farkındayım. Ama hayatın şu yaşıma kadar bana açtığı krediyi en optimum şekilde ancak böyle kullanabildim. 28 senenin 21’inde hayat bana kaşıkla bile vermedi çoğu zaman, ama ben bana verdiği damlaları döküp saçmamaya çalıştım, biriktirdim, şu anki ben’i inşa ettim. Olduğu kadar işte…
Ama geçtiğimiz yılın son zamanlarında üzülürken, kafa karışıklığı yaşarken ‘geleceğe karşı umudumu yitirdim’ diye içim parçalandı hep. ‘İstemiyorum’ dedim, ‘bir gün daha yaşamak istemiyorum, her şey çok gereksiz ve çok karanlık.’ İnsan umudunu kaybettiğinde bence ruh ölümü gerçekleşiyor. Beden yaşıyor ama ruhen hissiz ve bomboş hale geliyor. Ben de bir dönem ruhumun öldüğünü hissettim, zamanında çok daha kötü günler yaşarken yaşattığım ruhumun artık kırılıp parçalandığını, un ufak olup savrulup gittiğini sandım.
Sonra, yeni yılda, o bir saniyede ‘bu böyle gitmez’ dedim. ‘Yeni yılda her şey güzel olacak, olmalı, daha önce hep oldu, şimdi neden olmasın’ diye ikna ettim kendimi. Ruhumu mezarından kaldırdım başka bir deyişle, üzerindeki toprağı silkeliyorum şimdi de.
Umut etmek istiyorum, her şeyin 2016’da daha güzel olacağına inanmak istiyorum; sadece ve sadece mutlu olabilmek için…
4 Yorum Var
Arabama atlayıp buraya ışınlandım. Ama ben böyle şunu istiyorum, bunu istiyorum gibi bi şey bekliyodum. Hayallerim bi yıkıldı başta bi duraksama yaşadım :p Sonra baktım çok gerçek şeyler yazmışsın. Toplumun ortak derdi resmen 🙂 Keşke umut ettiğimiz şeylerin sonucu da alabilsek 🙂
umarım alırız be dostum. çünkü şunu isterim bunu isterimle çözülmüyor hiçbir şey. onu satın alıyorsun kısa bir tatmin sonra yeniden sorgulama yeniden mutsuzluk…
Umarım her şey bu sene güzel olur…
umarım. inşallah.