İspanya İspanya nereye kadar deyip sıkılmış olanlarınız olabilir. Pardon da neden sıkılıyorsunuz? Ben demedim mi senelerdir, oralara bi gideyim bokunu çıkaranan kadar bunu yayınlayacağım diye; siz de bunu kabullenmiştiniz, öyle anlaşmıştık. Nedir şimdi bu sızlanma, şikayet, post okumama, bir eylemci bi devrimci haller hı? Hayırdır!
Allahtan tehditle, şiddetle bir şey elde edemeyeceğimin farkında olan mantıklı bir bireyim ki, sizlerin bu “ay görmemiş İspanya’ya gitmiş aradan da iki ay geçmiş, hala da yazıyor da yazıyor” şeklindeki burun bükmeli serzenişlerinize kontra atak olarak izlediğim filmlerden birkaç kuple yazıp dikkatinizi dağıtma yolunu seçiyorum. Hani ağlayan çocuğa “aaa bak bak kim geliyor bak” diye kandırmak gibi yani 🙂 Sonra tabii ki İspanya yazılarıma devam edeceğim ^.^
Evet, malum ben delilerce dizi izleyen bir insanım ama yeni diziye başlamayıp, var olanların da yayın gününü beklemek gibi bir durum oluşunca, kalan zamanda kendimi film izlemeye verdim. Genellikle sizlerin bin kez izlediği ama benim izlemediğim (altıncı his, azınlık raporu, bir rüya için ağıt vs vs) kült filmleri izleyip açığımı kapatmaya çalışıyorum ki etrafımdakiler bu filmlerden söz ederken ağzı açık ayran budalası gibi bakmayayım. Ama tabii bir de vizyon filmleri denen şukela filmleri de izleyip bu sefer ilk muhabbeti ben başlatıp hava da atmıyor değilim ;)) Neyse uzatmayayım, son günlerde üç yeni film izledim ve çok beğendim. Hemencecik anlatayım belki konusu sizleri cezbeder, siz de izler sağlığıma dua edersiniz.
İlk filmimiz The Man from U.N.C.L.E. Film James Bond serisi gibi, Görevimiz Tehlike serisi gibi ajan filmi özünde. Kahramanlarımız CIA ajanı Napoleon Solo ve KGB ajanı Illya Kuryakin Amerikan ve Rus istihbarat teşkilatlarının ortak bir operasyonunda görevlendirilirler. Görevleri İtalya’ya kaçan bir profesöre nükleer silah ürettiren bir suç örgütünü çökertmektir. Solo ve Kuryakin’e bu görevde profesörün kızı Gaby de Kuryakin’in nişanlısı olarak eşlik edecektir. Film bence ajan filmleri arasında en başarılısı, zira akıl almaz kovalamaca ve saldırı sahneleri yoktu, her kovalamaca, kavga dövüş sahnesi mantık çerçevesinde ilerledi. Ayrıca aşırı yakışıklı Armie Hammer’a Kuryakin rolüyle doyacağınız bir film. Bir de tabii Roma’nın büyülü sokaklarında geçmesi sebebiyle İtalya aşkınızı depreştirebilir, haberiniz olsun 🙂
İkinci filmimizin hikayesini hepiniz biliyorsunuz. 2009 yılında Şili’de meydana gelen ve 33 madencinin 69 gün boyunca yer altında kaldığı ve yerin metrelerce aşağısına inen bir delik açılarak teker teker kurtarıldıkları maden kazasını anlatan Los 33. Film kazanın olduğu gün başlıyor, maden çöküyor ve 33 madenci toprak altında sığındıkları yaşam odasında yaşam mücadelesi vermeye başlıyor. Dışarıda da onları kurtarmak için insanüstü bir kurtarma çalışması veriliyor. Filmde verilen haber bülteni görüntüleri, röportajlar gerçekten olay esnasında yayınlanan haberler. Maalesef filmi izlerken Soma’yı hatırlayıp ölen 302 madencimizi sürekli hatırlıyorsunuz. Şili de bile olan yaşam odasının ülkemizde neden olmadığı, bir sürü canımızı hiç yere kaybettiğimizi görüp yazıklanıyorsunuz.
Son filmimiz ise seks üzerine yapılmış bir romantik komedi; The Little Death. Orgazm sözcüğünün anlamı olarak veriliyor The Little Death. Filmde beş farklı çiftin cinsel fantezileri üzerine yaptıkları konuşmalar ve bu fantezilerini eşlerine dile getirmelerinin ardından başlarına gelen trajikomik olaylar anlatılıyor. Tecavüz edilme fantezisini dillendiren Meave’in partneri Paul’un çaktırmadan tecavüz etme çabaları, kocasını ağlarken gördüğünde tahrik olabilen Rowena’nın Richard’a ağlatma çabaları, role-play olayını biraz abartan Dan’in Evie’yi bezdirmesi, uyuyan bir kadın gördüğünde tahrik olan Phil’in karısı Maureen’i uyutup onunla vakit geçirmelerini komik diyaloglarla izliyoruz. Filmin en eğlendiğim yeriyse işitme engellilere video konferans hizmeti veren bir şirkette çalışan Monica ile işitme engelli Sam’in sahneleri oldu. Telefonda seks hizmeti veren bir yeri arayarak kadının söylediklerini işitme engelli diliyle kendisine anlatmasını isteyen Sam’e aşırı müstehcen cümleleri çeviren Monica’nın diyalogları aşırı eğlenceliydi 🙂
İşte böyle… Bence izlenmeye değer filmler. Mesela hazır pazar akşamı televizyonlarda izleyecek bir şey yokken, neden bir tanesini seçip izlemiyorsunuz ki 🙂
3 Yorum Var
En uzun gecede bu yazıyı okumam ne güzel oldu 🙂 los33 den başlıyorum hemen . Ellerine sağlık ??
ay izlediniz mi herhangi birini? merak ettim 🙂
Merhaba, bloğunuzu çok beğendim. Takip ettiğim bloglar arasında ekledim.
Ayrıca Sizi kendi bloğuma davet etmek istiyorum.
kadinmoda4.blogspot.com
Teşekkürler.