Barcelona maceramız devam ediyor. Rüyalarımın şehrinde geçireceğimiz üçüncü tam günde açıkçası ‘ne yapsak, nerelere gitsek’ diye çokça düşündük. Zira, ilk iki günü fark etmeden fazlaca verimli geçirmemizden mütevellit son güne pek de bir şey bırakmamışız 🙂 Gitmeden önce ‘sanki oranın yerlisiymişiz gibi takılırız’ geyiğini çok fazla yaptığımız için herhalde, özellikle son gün baya bir yerli gibiydik. Haritayı açtık, nerelere gitmedik diye çıkardık, sonra da eh hadi buraları da gezelim bari diye yola koyulduk 🙂
İlk durağımız Tibidabo idi. Tibidabo, Barcelona’nın en hakim tepesine kurulmuş bir eğlence parkı aslında. Kendisine ulaşım biraz meşakkatli, önce metroya binip bir noktaya kadar metroyla gidiyoruz, oradan otobüse binip tepenin yarısına kadar çıkıyoruz, son olarak da teleferiğe binip Tibidabo’nun zirvesine ulaşıyoruz. Yolculuğun özellikle teleferik kısmı çok güzel. Zira teleferik tepeye ağaçların arasından tırmanıyor, eğer en öne veya en arkaya oturabilirseniz çok güzel bir görüntüye şahitlik ediyorsunuz.
Tibidabo’ya giriş ücretsiz, ancak eğlence parkının açık olduğu günler (hafta sonları ve tatil günleri) aletlere biniş için ücret ödüyorsunuz. Biz haftaiçi gittiğimiz için eğlence parkı kapalıydı ki zaten aletler de o kadar muazzam değildi. Sadece radyo kulesi gibi bir kule vardı, ona çıkmaya heves etmiştik ama olmadı. Biz de bol bol fotoğraf çekindik. Tepede çok heybetli bir kathedral var ve bence orası Barcelona’daki (Sagrada Familia hariç) en güzel dini yapı. Sizin de eğer bizim gibi fazladan zamanınız olacaksa Tibidabo gezmek için güzel bir alternatif. Eğlence parkına ilişkin detayları bu (http://www.tibidabo.cat/en/) siteden bulabilirsiniz.
Tibidabo’dan sonra Barcelona’nın şehrin ortasındaki içinde gölü, hayvanat bahçesi olan Parc de la Ciudatella’ya gidiyoruz. O kadar güzel bir yer ki! Şansımıza hava da güneşliydi, göle karşı oturup dinlenmek çok rahatlatıcıydı. Mutlaka gidin!
Bir de Plaça d’Espanya var, bloglarda vs hiç bahsi geçmeyen ama çok güzel bir sürprizi içinde barındıran. Meydanda bulunan iki uzun kemerin ortasından geçip havuzlu yoldan yürüdüğünüzde dev bir süs havuzuna ulaşıyorsunuz. Bu havuzda her akşam saat 8’de müzikli bir su dansı yapılıyor. Nasıl açıklasam? Havuzda bulunan yüzlerce fıskiyeden fonda çalan müziğin ritmine göre fışkırıyor. Her gün -abartmıyorum- binlerce insan havuzun etrafındaki merdivenlerde oturup bir saat süren bu gösteriyi izliyor. Şahane bir gösteri bence, mutlaka izlemelisiniz bence 🙂
Sanırım Barcelona’da gezilecek yerleri böylece bitiriyoruz. Mutluyuz çünkü daha vaktimiz var ve La Rambla’da Barra Gotic’te, Catalunya’da dolaşıp yerli yerli takılabiliriz 🙂 Yarın Madrid’e geçiyoruz. Bakalım İspanya’nın Ankara’sı denen Madrid nasıl bir yermiş 🙂
1 Yorum Var
Harika kareler…