Kalbimin sadece kan pompalamak için var olduğu,
Güven kelimesinin bana Ankara’da bir sokak ismini anımsattığı bir dönemde çaldın kapımı…
Ürkek, yalnız ve korkaktım o zamanlar.
Senin hikayen neydi? Kimin kalbinde nasıl yaralar açmıştın? Senin yaraların var mıydı peki?
Çatık kaşların, insanlara uzak oluşun bu yüzdendi belki,
Yaralamamak ya da daha fazla yara almamak için.
Kimbilir…
Önce gülüşün gülüşüme karıştı, bakışlarında kayboldu bakışlarım.
Yolunu gözler, sesini özler oldum.
Yüreğim inkar ederken tüm bu sinyalleri, kalbimin yalancı şahidi oldum.
Sonra…
Sonrasını biliyorsun işte…
Bisiklete binmeyi öğrenir gibiyim seninle,
Ürkek, yalnız ve korkağım hala belki de.
Küçük destek tekerleklerini çıkarsam düşer miyim?
Pedal çevirmeyi bıraksam da gider mi bisikletim?
Korkmadan ne zaman sürebileceğim peki?
Bir gün iki elimi de bırakıp kollarımı açıp kendimi esen rüzgarın koynuna bırakabilecek miyim?
Kimbilir…
Böyle diyorum diye üzülme sakın!
Çünkü sen bilmezsin ama,
Çok eskiden kollarımı bırakmış sürerken o bisikleti rüzgarın koynunda,
Kötü düştüm ben.
Dizlerimdeki yaralar, gözyaşımın tuzuyla dağlandı.
Bisiklet artık paramparça olmuşken gelip kolumdan tutup kimse beni kaldırmadı.
O gün karar verdim ben bir daha bisiklet sürmemeye.
Ve tam olarak o gün ürkek, yalnız ve korkak birine dönüştüm belki de…
Kendimi rüzgarın kollarına tekrar bırakmama daha zaman var belki ama,
Seninle geçirdiğim bir yılın ardından bisiklet sürmekten korkmuyorum artık!
Hep ‘bir olmak’ dileğiyle…
Nice yıllarımız olsun canım…
8 Yorum Var
Bir suredir sessizce takip ediyorum seni. Hic adetim degildir bu sekilde yorum birakmak, ama bu kez yazmak istedim. O kadar tatli, hos, akilli, hayat dolu bir kizsin ki, en kotu gunlerimde bile yazilarini okurken yuzumde surekli bir tebessum yaratiyorsun. Tek bir temennide bulunmakti aslinda amacim; lutfen cok mutlu ol, ben tanimasam da seni hep oyle bilmek istiyorum, ta buralardan bu uzun servis yolculugundan %2 sarjimi bu satirlari yazmak icin harciyorsam, benim icin lutfen cok mutlu ol 🙂 sen bunu fazlasiyla hak ediyorsun.
Yorumunun beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam sanırım ve işin tuhafı ben de istanbul trafiğinde serviste sıkılırken okudum muhtemelen dakikalar arayla 🙂 hayat garip değil mi 🙂 yazılarımla ilgili söylediklerin gururumu okşadı. birilerinin benim kendimce yazdıklarımı okuyup mutlu olmaları değişik ve çok güzel bir duygu. neyse çok uzattım. mutlu olacağım merak etme, başıma ne gelirse gelsin :))
Canım Hamide'ciğim, bu yazıları okumak çok güzel. Ellerine sağlık, hislerini her zamanki gibi şahane tasvir etmişsin. Buraya bir adet "nazar boncuğu" bırakıyorum.
Öpücükler!
benim lacivert ojeli kızım, renkli saçlı güzelim öperim ve teşekkür ederim ^^
Zaten hayat dediğin düşüp düşüp tekrardan ayağa kalkma geçmiyor mu? Güven de sadece bir park adı burda, daha doğrusu bir meydan. Gözlerim dolup dolup taşıyor yazdıklarını okurken. Benimkilere benziyor muhakkak hikayen, ondandır diyorum.
Neyse..
Çocukken tüm masallarda başta çok üzülen iyiler en sonunda çok mutlu olurlardı ya, bir parçam hala inanıyor buna.
İnşallah senin mutlu sonundur bu yaşadığın güzel kız. Allah gönlüne göre versin.
Eda
Dip not: Çok mutlu olsam da paylaşamam kimseyle çünkü o mutluluğun geçici olduğuna inanıyorum ben, sen bunu kırdın şu satırları yazdın ya! Aferin sana, aferin…
yaaaa ne güzel bir yorum… mutlu oldum fazlasıyla. bilmiyorum ben de senin gibi düşünüyorum bazen, nazar değecek kötü gözler incitecek beni diyorum ama hiçbir zaman da içine atan bir insan olamadım ki. nasıl kötü günümü sizinle atlattıysam iyi günümü de bilmek hakkınızdır diye düşünüoyurm belki de. bu hikayem nasıl sonlanır allah bilir ama güzel şeyler umarım hayatımda artık…
Ayyy kuzu mutluluklar, herşey gönlünce olsun 🙂
amin canım inşallah…