Bir şeyler yazmanın
büyülü olduğuna inananlardanım. Allahın hayvanlardan ve diğer canlılardan
farklı olarak bize verdiği düşünme yetisi sonucunda düşünebildiğini kağıda
aktarıp bir şeyler üretmek sizce de harika değil mi? Kelimenin gücünü
kullanarak kitleleri peşinden sürüklemek, dil’in gücünü bu şekilde kullanmak
kalıcı bir miras oluşturmak gibi bence… Ama yazan insanı güçlü kılan bir şey
daha vardır ki, bence yazan kişiye yazma eyleminden çok daha fazla haz verir:
Okunmak… Nasıl bir oyuncu filmin o en etkileyici sahnesi çekilirken işini yapmaya
odaklanmış, hazzı ikinci hatta üçüncü plana itmişse; yazar da aynı şekilde bir
yazıyı oluştururken “sadece yazar”. Her şey bitip tamamlandığındaysa oyuncunun
filmdeki o sahneyi izleyen milyonları görürken hissettiği tarifsiz doygunlukla
yazarın okunduğunu bilmesi sonucu hissettikleri aynıdır.
büyülü olduğuna inananlardanım. Allahın hayvanlardan ve diğer canlılardan
farklı olarak bize verdiği düşünme yetisi sonucunda düşünebildiğini kağıda
aktarıp bir şeyler üretmek sizce de harika değil mi? Kelimenin gücünü
kullanarak kitleleri peşinden sürüklemek, dil’in gücünü bu şekilde kullanmak
kalıcı bir miras oluşturmak gibi bence… Ama yazan insanı güçlü kılan bir şey
daha vardır ki, bence yazan kişiye yazma eyleminden çok daha fazla haz verir:
Okunmak… Nasıl bir oyuncu filmin o en etkileyici sahnesi çekilirken işini yapmaya
odaklanmış, hazzı ikinci hatta üçüncü plana itmişse; yazar da aynı şekilde bir
yazıyı oluştururken “sadece yazar”. Her şey bitip tamamlandığındaysa oyuncunun
filmdeki o sahneyi izleyen milyonları görürken hissettiği tarifsiz doygunlukla
yazarın okunduğunu bilmesi sonucu hissettikleri aynıdır.
Sonuçta hepimiz
aslında ilkel dürtülerimizi baskı altına almaya çalışan varlıklarız. Mütevazı
olmak, kibar olmak, aşırı tepki vermemek, başarıyı sindirmek üzerine eğitildik.
Sevineceksek kararında, üzüleceksek ayarında olmalı bu… Kazanmışsan kaybedeni
düşünmelisin, kaybettiysen güçlü görünmelisin. Yazısız bir kural silsilesini
ezbere yaşayarak geçiriyoruz zamanımızı.
aslında ilkel dürtülerimizi baskı altına almaya çalışan varlıklarız. Mütevazı
olmak, kibar olmak, aşırı tepki vermemek, başarıyı sindirmek üzerine eğitildik.
Sevineceksek kararında, üzüleceksek ayarında olmalı bu… Kazanmışsan kaybedeni
düşünmelisin, kaybettiysen güçlü görünmelisin. Yazısız bir kural silsilesini
ezbere yaşayarak geçiriyoruz zamanımızı.
Ben ve benim
gibi blog yazan arkadaşlarım karşılıksız içimizi döküyoruz sayfalarımıza;
kimimiz hayatını anlatıyor, kimimiz düğününü, kimimiz bebeğini; yazacak bir şey
her zaman var çünkü. Yazarak rahatlıyoruz, diğerlerini okuyarak insanları
tanımaya, anlamaya çalışıyoruz.
gibi blog yazan arkadaşlarım karşılıksız içimizi döküyoruz sayfalarımıza;
kimimiz hayatını anlatıyor, kimimiz düğününü, kimimiz bebeğini; yazacak bir şey
her zaman var çünkü. Yazarak rahatlıyoruz, diğerlerini okuyarak insanları
tanımaya, anlamaya çalışıyoruz.
Çoğu zaman
okunduğumuzun, takip edildiğimizin farkında olmadan yazıyoruz; yazısız
kurallarımızdan biri de bu olsa gerek. Okunmanın verdiği hazzı tatmaya izin
vermiyoruz belki bilinç altımızda; karşılıksız vermenin dayanılmaz sorumluluğunda
“sadece yazıyoruz.”
okunduğumuzun, takip edildiğimizin farkında olmadan yazıyoruz; yazısız
kurallarımızdan biri de bu olsa gerek. Okunmanın verdiği hazzı tatmaya izin
vermiyoruz belki bilinç altımızda; karşılıksız vermenin dayanılmaz sorumluluğunda
“sadece yazıyoruz.”
Okunmanın
verdiği mutluluğu zaten yaşayamıyoruz; bir de bunun üstüne ben kendimi yazmanın
verdiği o ince zevkten mahrum bırakacağım kararını açıklamıştım dün. Yaşadığım
anlık bir olayın verdiği büyük sinir ve üzüntüyle almıştım böyle bir karar.
Ancak üzerinden 24 saat bile geçmeden beni okuyanlardan o kadar çok tepki,
mail, yorum aldım ki… Ben iddialı değilimdir, bir çok kişiye göre nicelik
olarak takipçi sayım azdır; ama hepsinin nitelik olarak dünyalara bedel
olduğunu dün gece ve bu sabah bir kez daha gördüm. İroniktir yazmayı
bir süreliğine bıraktığımı açıkladığım günün sabahı, ilk kez okunmanın verdiği hazzı yaşadım.
verdiği mutluluğu zaten yaşayamıyoruz; bir de bunun üstüne ben kendimi yazmanın
verdiği o ince zevkten mahrum bırakacağım kararını açıklamıştım dün. Yaşadığım
anlık bir olayın verdiği büyük sinir ve üzüntüyle almıştım böyle bir karar.
Ancak üzerinden 24 saat bile geçmeden beni okuyanlardan o kadar çok tepki,
mail, yorum aldım ki… Ben iddialı değilimdir, bir çok kişiye göre nicelik
olarak takipçi sayım azdır; ama hepsinin nitelik olarak dünyalara bedel
olduğunu dün gece ve bu sabah bir kez daha gördüm. İroniktir yazmayı
bir süreliğine bıraktığımı açıkladığım günün sabahı, ilk kez okunmanın verdiği hazzı yaşadım.
Bana bu hazzı
yaşattığınız için teşekkür ediyorum, sizleri seviyorum. İyi ki blog açmaya
karar vermişim ve neticesinde sizlerle tanışmışım…
yaşattığınız için teşekkür ediyorum, sizleri seviyorum. İyi ki blog açmaya
karar vermişim ve neticesinde sizlerle tanışmışım…
11 Yorum Var
Ohhh işte bu çok iyi oldu. Yeniden hoşgeldin o halde 🙂
canım beniim mailini aldım cevaplamak için uygun bir zaman bekliyorum, iyiki aramızdasın,iyiki yazıyorsun hayatım, gitmek yokkk:=)
Yok valla, sevinçimi de üzüntümü de bazen çozutarak yaşayabiliyorum, iyikide öyle yapıyorum…
Bitanem her ne olduysa oldu.. Sen yaz, hep yaz..
Asıl ben teşekkür ederim sana, iyiki varsın!
senin yazılarını okumaya başlayınca sonu nasıl gelmiş hiç anlamıyorum. sen de yazar ışığı var hep söylüyorum, allasen kitap yazan bloggerlardan neyin eksik. sen de iyiki varsın kuzucanım seni sevioreee koca yürekli minik kuzuuu
Geri dönmene çok sevindim.Sabah sabah yazını görünce üzülmüştüm
İyi ki açmışsın bloguuu :))
çok güzel bir yazıydı bu hamide'cim, çok sevdim.. seni yazmaktan ve okumaktan ayrı düşünemiyorum ben biliyor musun? benim için seninle bütünleşmiş bu iki olgu, sana çok büyük keyif verdiğini bu mesafeden ben bile hissedebiliyorum 🙂
bu tutkundan hiçbirşey ayırmasın seni, sevgiler canım <3
Dönmene sevindim:)Çok doğalsın ve yazmaya devam et ben okurken kendimden birşeyler buluyorum;p
sen hep yaz
Hamidem bazen olur böyle, önemli olan yeniden dönmen ve iyi olman. Yazdıklarının okunuyor olması, kelimeleri iyi kullanman, neşen, hayata bağlılığın öyle güzelki. Lütfen bir daha bir yere gidiyorum deme tamam mı?